Altta Diyanet'in mealiyle Süleymaniye Vakfının meali peş peşe yazdım, bazı kelimeleri renkli belirttim. Her iki mealde de aynı renkler aynı kelimeleri gösterir. Diyanet ve pek çok mealde renkli belirttiğim kelimeler yanlış tercüme ediliyor. Süleymaniye Vakfı'nın meali doğrudur. Renkli kelimeleri kıyas yapabilesin diye iki meali peş peşe ekledim. Bu sadece Diyanet'e has bir durum değil. Yanlış tercümelerden dolayı şirki tanıyamıyoruz, kimse bu ayetleri üstüne alınmıyor. Alt tarafa bu kelimelerin ne anlama geldiğini yazacağım.
Diyanet İşleri Meali
AHKAF SURESİ
4. Onlara şöyle de: Allah’ı bırakıp da kendilerinden medet umduğunuz tanrıları bir düşündünüz mü? Yerden hangi parçayı yarattılar bana gösterin? Yoksa göklerde onların ortaklığı mı var? Eğer iddianız gerçek ise bana, bundan önce inmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin."
5. Allah’ı bırakıp da -yakarmasından habersiz olduğundan- kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek olan şeylere ibadet ve dua eden kimseden daha şaşkın kim vardır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.
6. Kıyamet sonrası insanlar toplanınca taptıkları şeyler kendilerine düşman olacak ve (onlara yaptıkları) ibadetlerini de inkâr edeceklerdir.
Süleymaniye Vakfı Meali
AHKAF SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
4. De ki “Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınıza hiç baktınız mı? Gösterin bana, onlar yeryüzünde neyi yaratmışlar? Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? (Allah ile aranıza aracı koyma konusunda) Doğru söyleyenlerden iseniz bana bu Kitap’tan önce gelmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin.”
5. Kendisine, kıyamete kadar cevap veremeyecek kimseyi Allah ile arasına koyup, yardıma çağırandan daha sapkın kim olabilir! Üstelik yardıma çağrılanlar, bunların çağrısından bile habersizdirler!
6. İnsanlar (mahşer günü) bir araya getirildiğinde, onlar bunlara düşman olacaklar ve bunların kendilerine kulluk ettiklerini inkar edeceklerdir.
Turkuaz renkle belirttiğim kelime "Min Dûnillâh" bunu "Allah’ı bırakıp da" diye tercüme ediyorlar. Bu ayetleri okuyan Müslümanlar "ben Allah'ı bırakmıyorum" deyip bu ifadelerin kendisine söylendiğini fark etmiyor. Min Dûnillâh, Allah'ın dûnundan demek. Bu ne demek? Askeriyedeki ast üst ilişkisi gibi; Anlayalım diye daha açık yazayım. Küçükten büyüğe; Yüzbaşı, Binbaşı, Albay ve General rütbesindeki askerler olsun. Her rütbe kendi üstüyle konuşabilir. Bir yüzbaşının doğrudan bir generale gitmesi söz konusu bile olamaz. Yüzbaşı ancak binbaşına gidip derdini söyleyebilir. Tarikat ve cemaatler -teşbihte hata olmaz- Allah'ı en tepede General rütbesinde, kulları da en aşağıda er rütbesinde görüp araya Yüzbaşı, Binbaşı, Albay gibi ölmüş evliya dedikleri insanları alıyor. Bir kısım insanlar dualarını mesela Abdülkadir Geylani'ye yapıyor "sen bu isteklerimi Allah'a ilet" diyor. Bir kısmı ise yardım istediğinde Allah'tan değil Abdülkadir Geylani'den istiyor. Buna min dûnillah deniyor; Allah en tepede, arada ölmüş bir evliya var en aşağıda da kullar.
Allah'ın dûnundan evliya edinmek en yaygın şirk çeşididir. Diyanet mealinde Allah'ı bırakan, başka bir tanrıdan medet yani yardım isteyen birileri anlatılıyor halbuki ayette "medet umma" değil "çağrıda bulunma" anlatılıyor. Allah ile aralarına "Gavs" dedikleri, büyük evliya diye kabul edilen Abdülkadir Geylani, İmam Rabbani gibi insanları aracı yapıp, onlara çağrıda bulunup, yardım isteyenler anlatılıyor.
Kırmızı renkle belirttiğim “şeyler” diye tercüme edilen kelime (مَنْ ) “men” kelimesidir. Bu kelime Arapça’da akıllı varlıklar için kullanılır. Doğru tercüme “kimseler” olmalı.
Pembeyle belirttiğim "ibadet dua eden" diye çevrilmiş olan (يَدْعُو ) yed’ǔ kelimesi yalvarma, çağrıda bulunmak demek.
"Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler" cümlesindeki (وَهُمْ ) "onlar" kelimesi diye tercüme edilen kelime de "hum" kelimesidir. O da akıllı varlıkları gösterir.
Yeşil ile belirttiğim "tapma" diye çevirdikleri kelime ( دُعَائِهِمْ ) "duǎāihim "kelimesi dua, yalvarma, çağrıda bulunmak demektir. Zaten "dua" kelimesi, “çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek” manasındaki da’vet ve da’vâ kelimeleri gibi mastar olup, “küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya iletilen talep” anlamında isim olarak da kullanılır.
Beşinci ayetin sonundaki "habersizdirler" kelimesi Arapça "gâfilun" kelimesidir. Cem’i müzekker salimdir ve yine akıllı varlıklar için kullanılır.
Ayette şirki anlatan en önemli kelimeler tercüme edilirken katledilmiş. Bütün bu kelimeler cansız putlardan değil insanlardan yardım istendiğini gösteriyor. Ahkaf beşinci ayeti Diyanet'in tercüme ettiği şekilde okuyunca, sanki Allah'tan başka bir tanrı var da ona ya da cansız taştan, ağaçtan putlara ibadet eden insanlar eleştiriliyormuş gibi görünüyor. Halbuki ayet, Allah'ın dûnundan yani Allah ile kul arasına "men" akıllı bir varlığı alarak ondan yardım istemeyi anlatıyor. Alttaki alıntı Abdülkadir Geylani'ye ait olduğu söylenen Füyuzat-ı Rabbaniye'den. Abdülkadir Geylani kendisinden nasıl yardım isteneceğinin formülü vermiş.
Çok önemli bir konu ile karşılaştığında, seni üzen bu musibetin Allah tarafından def’edilmesini arzu edecek olursan önce, ya yatsı namazından sonra ya da seher vaktinde iki rekat namaz kıl; bu namazın her rek’atinde Fâtihâ’dan sonra onbir defa İHLAS suresini oku. Sonra da selam verdikten sonra Allah’a secde götür de arzu ve ihtiyacını iste! Başını kaldırınca Peygamber (A.S.) Efendimize on bir kere salâvat-i şerife getir. Sonra da kalkıp IRAK cihetine KIBLE’nin sağ tarafına yönelerek on bir adım atıp yürü.
Birinci adımda, Ya Şeyh Muhyiddin! söyle.
İkinci adımda Ey Efendimiz Muhyiddîn!
Üçüncü adımda: Ya Mevlânâ Muhyiddîn!
Dördüncü,.adımda; Ey; hizmete lâyık Muhyiddîn!
Beşinci adımda: Ey Derviş Muhyiddin!
Altıncı adımda: Ey Hoca Muhyiddin!
Yedinci adımda: Ey Sultan Muhyiddîn!
Sekizinci, adımda: Ey Şah Muhyiddîn !
Onuncu adımda: Ey Kutup Muhyiddîn !
On birinci adımda: Ey Efendiler efendisi (Seyyidler seyyidi Abdulkadir Muhyiddîn! Diye çağır. Sonra şöyle söyle:
Ey Alah’ın kulcuğu, benim imdadıma yetiş. Allah’ın izniyle bana yardımcı ol! Ey insanlar ve cinlerin Şeyhi! Bana imdad eyle, ihtiyacımın yerine gelmesinde bana yardım elini uzat.
Kaynak : Abdülkadir Geylani, Füyuzat-ı Rabbaniye, sayfa 53)
Şirk denen şey budur. Ölmüş Abdülkadir Geylani veya başkasından yardım istemek şirk değilse şirk diye bir şey yoktur. Ahkaf suresinin ve diğer şirki anlatan ayetler katledildiği için şirk görülemez olmuş.
Her gün namazlarımızda Fatiha 4. ayette "yalnız sana kulluk eder yalnız senden yardım isteriz" diyoruz. Allah'tan istediğimiz yardım doktordan, avukattan vs istenen yardımdan farklıdır. Allah'tan beklenen, istenen yardım kimsenin gücünün yetmeyeceği konulardır. İnsanlar doktordan yardım isteniyor da ölülerden neden istenmiyor diyor. Çünkü bu şirktir. üstte katledilen ayetleri görüyorsun. Allah Furkan 77. ayette şöyle diyor; “Duanız olmasa Sahibinizin yanında ne değeriniz olur? Mümin 60. ayette de şöyle diyor; Rabbiniz buyurmuştur ki: “Bana dua edin, size (duanızın karşılığı ile) cevap vereyim. Bir şey istiyorsak yapacağımız tek şey Allah'a dua etmek ve yardımı ondan beklemek.
Alttaki resimde solda 1500 yıl önce Afganistan Budistken Bamiyan Vadisinde yapılmış Budha heykeli görülüyor. Sağdaki karede ise artık orada olmadığı görülüyor. Taliban 2001 yılında bu heykellerin put olduğunu söyleyerek yıktı. Bunu şirkle mücadele ad altında yaptılar. Afganistan'da Budist yok ama onlar bu heykellerin put olduğunda ısrar etti ve yıktı.
Alttaki resimde ise Işid'in 2015'te 7. yy'dan kalma Asur heykellerini parçalarken görüyoruz. Işid'in de derdi aynı; bu heykellerin put olduğu düşüncesindeler.
Diyanetin mealinde koyu mor renkle belirttiğim "taptıkları şeyler" diye tercüme edilenler, bu resimlerdeki gibi eğer cansız varlıklarsa yani putları temsil ediyorlarsa yeniden dirildikten sonra kendilerini aracı edinenlere nasıl düşman olacaklar? Taliban'ın yıktığı Budha heykeli, Işid'in parçaladığı Asur heykelleri ve yer yüzündeki diğer cansız nesneler, putlar, taşlar vs yeniden dirilecek mi? Zaten üstteki ayette aracı edinilenler Arapça'da "men" ile, akıllı varlıkları işaret eden kelime ile belirtilmiş. Bunlar bugün ve dün Allah ile aracı edinilen, kendilerinden yardım istenen ölmüş insanlar. Allah kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek ölmüş bu insanlardan yardım isteyenden daha sapık kim var diyor. Ahkaf dört beş altıncı ayetler Taliban'ın, Işid'in parçaladığı heykellerden yardım isteyenleri anlatmıyor.
Bu ayetlerin örneğini alttaki videoda görebilirsin. Bu zat Allah'la beraber mezarda yatan ölülerden de yardım istenebileceğini söyleyen birisi. Neredeyse bütün tarikat ve cemaatler böyle söylüyor. Müslüman olma kriteri artık sakal, sarık ve cübbeden geçiyor. Bu üçü varsa kendilerini Müslüman zannediyorlar. Halbuki Müslümanlık Allah'a, Kitaplarına, peygamberlerine teslim olmaktır. Daha açık ifadeyle ayetlere teslim olana Müslüman denir. Ahkaf 4-5-6. ayetler tam da bu adamının videoda dediğinden daha sapıkça bir şey olmadığını söylüyor. Allah ile arasına koyarak, (mezardan) kalkış gününe kadar cevap veremeyecek kimselere çağrıda bulunandan daha sapık kimdir? Bunlar, onların çağrısının farkında olmazlar
Bu videodan şirk ayetlerindeki "min dûnillah" ifadesinin neden "Allah'tan başka" "Allah'ı bırakıp" "Allah'ın dışında" gibi ifadelerle tercüme edilemeyeceğini görüyorsun; şirk koşan insanlar Allah'ı bırakmaz, Allah ile aralarına birini alırlar.
Şirk ayetleri düzgün tercüme edilip anlatılmadığı ve din eğitimi tarikatlara/cemaatlere bırakıldığı için Müslümanlar şirkin ne olduğunu bilmiyor. Bilmediği için filmlere kadar şirk içindeler. Abdülkadir Geyleni'nin filmini yapmışlar. Nerede olursan ol, "ya gavs" deyince Abdülkadir Geyleni seni duyuyor, baston atarak yardım ediyor.
Allah Ahkaf beşinci ayete Allah ile arasına koyarak, (mezardan) kalkış gününe kadar cevap veremeyecek kimselere çağrıda bulunandan daha sapık kimdir? Bunlar, onların çağrısının farkında olmazlar diyor, Müslümanlar bu ayet yerine hadis adı altında uydurma bir söz olan "İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabirlerdeki ölülerden yardım isteyiniz" sözünü camilere yazmış. Allah ölülerden yardım isteyenden daha sapık biri yoktur diyor. Müslümanlar ölülerden yardım istiyor. Buradan da Müslümanların Kitap'larından ne kadar habersiz olduğunu görüyoruz.
Mekke müşrikleri Allah'a dua etmezdi, putlarda yaşadığına inandıkları meleklere dua eder, isteklerini meleklerin Allah'a ilettiğine inanırdı. Bu şirktir. Allah'ın Mekke toplumuna vahiy, peygamber gönderme sebeplerinden biri bunu öğretmekti. İnsanlar şirkin sadece Allah dışında başka bir tanrıya inanmak olduğunu zannediyor. Halbuki yukarıdaki ayetlerden gördüğümüz gibi şirk daha çok Allah'a inanıp ama Allah'tan başkasına dua edip ondan yardım istemektir. Mekkelilerin yaptığı da buydu. O yüzden Allah alttaki ayetleri indirdi. Bu ayetler elimizdeyken daha hala nasıl ölmüş bir insana dua edilir, yardım istenir?
BAKARA SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
186. Kullarım sana beni sorarlarsa, Ben onlara yakınım. Beni yardıma çağıranın çağrısına cevap veririm. Onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana güvensinler ki olgunlaşabilsinler.
MÜMİN SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
60. Rabbiniz şöyle dedi: "Bana dua edin ki size karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler boyunlarını bükmüş olarak cehenneme gireceklerdir."
Alttaki videoda Cübbeli Ahmet hoca Allah'a dua edip yardım istemek yerine Ahkaf beşinci ayete göre kıyamete kadar kendisini duyamayacak Şah-ı Nakşibendi'den yardım istiyor.
Şirk kültürüyle büyüyenler doğrudan Allah'a dua etmenin şeytana bağlanmak olduğunu iddia ediyorlar. Cübbeli Ahmet Allah'a doğrudan dua edemediği için başı sıkışınca Abdülkadir Geylani ve İmam Rabbani'den nasıl yardım istediğini anlatıyor. Bu şirk değilse, şirk diye bir şey yoktur. Ahkaf suresi ve diğer şirki anlatan bütün ayetler, Allah ile araya ruhların, meleklerin, ölmüş insanların alınıp, onlardan yardım istenmesinin şirk olduğunu anlatıyor.
Ahkaf 4,5,6. ayetlerde ölülerden yardım isteyen insanlar anlatılıyor. Allah'tan başkasına tapanlardan bahsedilmiyor. Altta üç ayette doğru tercüme edilmiş kelimeleri yeşil alt çizgi ile belirttim. Tam doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.
Ali Akın
4. De ki: Gördünüz mü (baksanıza): Allah’tan başka da taptığınız varlıklar, yeryüzünde ne yaratmışlardır, bana göstersenize! Yoksa o taptıklarınızın şu göklerde bir ortaklıkları mı vardır? Eğer ( davanızda) doğru sözlü iseniz, bu Kur’an’dan önce indirilmiş bir Kitap veya ilimden (eskilerin ilminden) bir kalıntı varsa, onu bana getirin!
5. Zaten Allah’tan başka kıyamet gününe değin kendisine cevap veremeyecek olan nesnelere tapandan daha sapkın kim olabilir! Onlar ise, bunların kendilerine tapmalarından habersizdirler.
6. İnsanlar mahşerde toplanacakları zaman ise, tapınılanlar, tapanlara (yahut tapanlar, tapındıklarına) düşman kesilecekler ve tapmalarını inkâr edeceklerdir.
Bayraktar Bayraklı
5. 4. De ki: "Allah'tan başka taptıklarınızın durumuna baktınız mı? Yeryüzünde neyi yarattıklarını ya da göklerde bir ortağını bana gösteriniz? Eğer doğru söylüyorsanız, bana bu Kur'ân'dan önce bir kitap ya da bir bilgi kalıntısı getiriniz!"
6. Allah'ı bırakıp da, kıyamete kadar kendilerine cevap veremeyecek ve kendi çağrılarından habersiz olan tanrılara yalvaranlardan daha sapık kim vardır?
7. Kaldı ki, insanlar toplandığı gün onlar bunlara düşman olacak ve kulluk ettiklerini de inkâr edeceklerdir.
Diyanet İşleri
4.Onlara şöyle de: "Allah’ı bırakıp da kendilerinden medet umduğunuz tanrıları bir düşündünüz mü? Yerden hangi parçayı yarattılar bana gösterin? Yoksa göklerde onların ortaklığı mı var? Eğer iddianız gerçek ise bana, bundan önce inmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin."
5.Allah’ı bırakıp da -yakarmasından habersiz olduğundan- kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek olan şeylere ibadet ve dua eden kimseden daha şaşkın kim vardır?
6.Kıyamet sonrası insanlar toplanınca taptıkları şeyler kendilerine düşman olacak ve (onlara yaptıkları) ibadetlerini de inkâr edeceklerdir.
Diyanet Vakfı
4.De ki: Söylesenize! Allah’ı bırakıp taptığınız şeyler yeryüzünde ne yaratmışlar; göstersenize bana! Yoksa onların göklere ortaklıkları mı vardır? Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, bundan evvel (size indirilmiş) bir kitap yahut bir bilgi kalıntısı varsa onu bana getirin
5.Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapık kim olabilir? (Oysa) onlar, bunların tapmalarından habersizdirler
6.İnsanlar bir araya toplandıkları zaman (müşrikler) onlara (tapındıklarına) düşman kesilirler ve onlara kulluk ettiklerini inkâr ederler.
Edip Yüksel
4.De ki, "ALLAH'ın dışında yalvardıklarınıza bir bakın. Onların yerden neyi yarattığını bana gösterin. Yoksa göklerde onların bir ortaklığı mı var? Bundan önce bir kitap veya bir bilimsel belge getirin, doğru sözlü iseniz?"
5.ALLAH'ı bırakıp da Diriliş Gününe kadar kendilerine cevap veremeyen ve hatta onların dualarından bile habersiz olanları çağıranlardan daha sapık kim olabilir?
6.Halk toplandığı zaman onlara düşman olacaklardır ve onların kendilerine tapmalarına karşı çıkacaklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır
4.Ey Muhammed! De ki: «Allah’tan başka yalvardıklarınızı gördünüz mü? Onlar yerden ne yaratmışlar bana gösterin. Yoksa onların göklerin yaradılışında bir ortaklıkları mı var? Eğer siz doğru söyleyen kimseler iseniz bana bu Kur’an’dan önce indirilmiş bir kitap veya ilimden bir eser getirin.»
5.Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Oysa taptıkları şeylerin, onların yalvarışlarından haberleri bile yoktur.
6.Kıyamet günü insanlar bir araya toplandığı zaman taptıkları şeyler kendilerine düşman kesilirler. Ve onların kendilerine tapmalarını inkâr ederler.
Hakkı Yılmaz (Neredeyse am Doğru)
4. De ki: “Allah’ın astlarından yakardığınız şeyleri gördünüz mü/ hiç düşündünüz mü? Onlar, yeryüzünden neyi oluşturmuşlar, bana gösterin. Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer siz doğru kimseler iseniz bana Kur’ân’dan önce bir kitap veya bilgiden bir kalıntı getirin.”
5. Ve Allah’ın astlarından kıyâmet gününe kadar kendisine hiçbir cevap veremeyecek olan kimseler edua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Üstelik tapılan kimseler, o kimselerin yalvarışlarından habersizler de.
6. İnsanlar bir araya toplandığı zaman da taptıkları kimseler kendilerine düşmanlar oldular. Ve onların kendilerine tapmalarını kabul etmeyenler idiler.
Hasan Basri Çantay
4. De ki: «Allâhı bırakıb da tapmakda olduklarınızın neydiğini bana haber verin. Onların yerden hangi şey’i yaratdıklarını bana gösterin». Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Bundan evvel bir kitab, yahud bir ilim artığı varsa, da’vânızda doğrucular iseniz, bana getirin.
5. Allâhı bırakıb da kendisine kıyamete kadar cevab vermeyecek kişiye (nesneye) tapmakda olan kimseden daha sapık kimdir? Halbuki bunlar, onların tapmalarından da habersizdirler.
6. İnsanlar mahşerde bir araya toplatıldıkları zaman bunlar, onların düşmanları olurlar. Onların tapdıklarını (inkâr ile) küfredici (nesne) ler olurlar.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
4.(Resûlüm!) De ki: “Allah’ı bırakıptaptıklarınıza / yalvardıklarınıza hiç dikkatle baktınız mı? Yeryüzünde ne yarattıklarını bana gösterin. Yoksa onların gökler(in yaratılışın)da bir ortaklığı mı var? Doğru söyleyenlerseniz, haydi bana (varsa) bundan evvel indirilmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin!”
5. Allah’ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendilerine cevap veremeyecek olan(lar)a tapınan (ondan güç alıp ona sığınan) kimseden daha sapık kim olabilir? Halbuki onlar, bunların tapmalarından (bile) habersizdirler.
6. Ve insanlar (mahşerde Allah’ın emriyle) toplanınca (putları veya Allah’a karşılık yüceltip bağlandıkları varlıklar) kendilerine düşman olacaklar ve onların kendilerine taptıklarını da inkâr edeceklerdir.
Hayrat Vakfı Meali
4. De ki: “Söyleyin bana! Allah’ı bırakıp (kendisine) yalvarmakta olduğunuz şeyler, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin! Yoksa, onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bana bundan (Kur’ân’dan) önce (indirilmiş) bir kitab veya ilimden bir eser (küçük bir alâmet olsun) getirin!”
5. Allah’ı bırakıp da kıyâmet gününe kadar kendisine cevab veremeyecek şeylere duâ edenden daha sapık kim olabilir? Hâlbuki onlar, bunların duâlarından (dahi) habersizdirler.
6. Ve insanlar (mahşerde) bir araya getirildikleri zaman, (bu taptıkları şeyler) onlara düşman kesilirler ve onların tapınmalarını inkâr ediciler olurlar
Hüseyin Atay
4.De ki: "Allah'tan başka taptıklarınızı gördünüz mü? Yeryüzünden neyi yaratmışlar, bana göstersenize! Yoksa göklerde ortaklıkları mı vardır? Eğer doğru sözlü iseniz, bundan önceki bir kitabı veya bir bilgi kalıntısı varsa, bana getirin."
5.Allah'ı bırakıp da diriliş gününe kadar cevap veremeyeceklere yalvarandan daha sapkın kimdir? Ve onlar, bunların yalvarışlarından bile habersizdirler.
6.Ama, insanlar bir araya getirildikleri zaman taptıkları onlara düşman olur ve tapınmalarını reddederler.
İhsan Eliaçık
4.Onlara söyle; " Şu sizin Allah'tan başka yalvarıp durduklarınız, gösterin bana, yeryüzünün hangi parçasını yaratmışlar? Yoksa onların göklerde bir ortakları mı var? Böyle olduğuna dair bundan önce indirilmiş bir kitap veya bir bilgi kırıntısı getirin, eğer doğru söylüyorsanız."
5.Allah'ı bırakıp da kendisine kıyamete kadar cevap veremeyecek bir kimseye dua edenden daha şaşkın kim olabilir? Oysa onlar, onların dualarından habersizdirler.
6.İnsanlar mahşerde bir araya toplandığında da onlara düşman olurlar ve kendilerine yönelik bu tapınmayı inkâr ederler.
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
4. (Habîbim! O müşriklere) de ki: “Gördünüz mü (, söyle yin bana); Allâh’ı bırakıp da tapmakta olduğunuz o (âciz) şeyleri? Gösterin bana ki; onlar yerden hangi bir şeyi yaratmışlar, yoksa onlar için gökle r(in yaratılışın da ve yönetimin)de bir ortaklık mı var? İşte bu (tevhîdi açıklayan ve şirki iptal eden Kur’â)n dan önce (, dininizin doğruluğunu gösteren İlâhî) bir kitap (varsa,) ya da (putların ibadeti hak ettiğine dâir evvelkilerin bilgilerinden) en ufak bir ilim kalıntısı (mevcutsa, onları) bana getirin (de göreyim)! Eğer (davanızda) doğru kimseler olduysanız (, bu konuda bana bir delil getirmeniz gerekir)!
5.O kimseden daha sapık kim olabilir ki, Allâh’ı bırakıp da, kıyâmet gününe kadar kendisin(in hiç bir isteğin)e hiçbir cevap veremeyecek olan (putlar gibi âciz) kimselere ibadet etmektedir. Üstelik bu (tapınıla)nlar o (tapa)nların duasından bile habersizdirler!
6.Bir de (kıyâmet koptuğunda) insanlar haşr olunduğu zaman, o (ibadet oluna)nlar (Allâh-u Te`âlâ’nın kendilerine vereceği bir idrâk ve konuşma kabiliyeti neticesinde) bunlara kuvvetli düşmanlar olacaklar ve onların (kendilerine) tapmasını(n doğru bir şey olmadığını açıklayarak, bu şirki) inkâr edenler olacaklardır.
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
4.De ki: "Allah'ı bırakıpda taptıklarınızı gördünüz mü? Bana gösterin, yeryüzünden neyi yaratmışlardır? Yoksa göklerin yaratılışında onların bir ortaklığı mı var? Eğer doğru söyleyenler iseniz bundan önceki bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı olsun getirin bana!"
5.Kim, Allah'ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.
6.İnsanlar (kıyamet günü) toplandığında, o taptıkları kendilerine düşman oluverir, onların ibâdetlerini de inkâr ederler.
Mehmet Okuyan (Neredeyse am Doğru)
4. De ki: “Allah’ın peşi sıra yalvardığınız şeyleri (ortaklarınızı) bir düşünsenize!” Yerden neyi yaratmışlar bana gösterin veya göklerle ilgili (onların yaratılışında) onların ortaklığı mı varmış! Doğruysanız bundan önce (size indirilmiş) bir kitap veya bir bilgi kalıntısı (varsa onu) bana getirin!
5. Kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek kişilere Allah’ın peşi sıra yalvarandan daha sapkın kim olabilir ki! (Oysa) onlar, bunların (müşriklerin) yalvarmalarından habersizdir.
6. İnsanlar (mahşerde) toplandıkları zaman, (tapanlar) onlara (taptıklarına) düşman kesilir ve kendilerine kulluk ettiklerini inkâr ederler.
Mustafa İslamoğlu (Neredeyse am Doğru)
4.De ki: "Allah`ın astlarından kabul edip de dua ettiğiniz kimselere hiç göz attınız mı? Gösterin bana, onlar yeryüzünün neresinde neyi yaratmışlar? Yoksa onların gökler(in yönetimin)de bir payı mı var? Hadi, bundan önce (inmiş) ilahi bir kelam veya bir bilgi notu getirin bana, eğer iddianızda samimiyseniz!
5.Allah`ı bırakıp da, Kıyamet Günü`ne kadar (duaya) karşılık veremeyecek kimselere, dahası kendisine dua edildiğinin dahi farkında olmayan kimselere yalvarıp yakarandan daha şaşkın ve sapkın biri olabilir mi?
6.Bütün insanlar toplandıkları zaman, (tapınılan kimseler) berikilere can düşman olacaklar ve onların tapınmalarını ısrarla reddecekler.
Mustafa Öztürk
4.[Ey Peygamber!) De ki o kafirlere: "Allah'ı bırakıp da tanrı diye tapındığınız şeylere/ putlara bir bakar mısınız?! Hadi gösterin bana, onlar yeryüzünde neyi yaratmışlar?! Yoksa onlar göklerin yaratılışında Allah'a yardımda mı bulunmuşlar?! Putların tanrı oldukları iddianızda samimiyseniz, bu iddianızı ispatlamak üzere Kur'an'dan önce vahyedilmiş bir ilahi kelam yahut herhangi bir ilahi kaynaklı bilgi kırıntısı getirin de görelim! "
5.Allah'ı bırakıp da kendilerinin dua ve ibadetlerine ilelebet cevap veremeyecek olan, üstelik bu dua ve ibadetlerden haberi bile bulunmayan şeylere tapınanlardan daha şaşkın ve sersem biri olabilir mi?!
6.O müşrikler kıyamet günü hesaba çekilmek üzere bir araya toplandıkları zaman, dünyada iken kendilerine taptıkları putlar onlara düşman kesilecek ve onların tapınmalarını reddedecekler.
Ömer Nasuh Bilmen
4.De ki: «Bana haber veriniz! Allah’tan başka tapar olduklarınızı bana gösteriniz, yerden neleri yaratıvermişlerdir. Yoksa onlar için göklerde bir ortaklık var mıdır? Bana bundan evvelki bir kitabı veya ilimden bir eseri getiriniz eğer siz sâdık kimseler oldu iseniz.»
5.Ve daha sapık kimdir o kimseden ki, Allah’a ibadeti bırakıp da Kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremiyecek olan putlara yalvarır (ibadet eder). Halbuki onlar, bunların yalvarmalarından gafillerdir.
6.Ve nâs (mahşerde) toplandıkları zaman (putlar) onlar için düşmanlar olmuş olurlar. Ve onların ibadetlerini inkâr ediciler olmuşlardır.
Sadık Türkmen
4.De ki: "Gördünüz mü/gözünüzde canlandırdınız mı? Allah’ın dışında yalvardığınız şeyler, yeryüzünde neyi yarattılar bana göstersenize? Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Bana bundan önce indirilmiş bir kitap veya ilimden bir eser/bir bilgi kalıntısı getirin! Eğer doğru söyleyenlerden iseniz."
5.Allah’ı bırakarak kıyamet gününe kadar, kendisine cevap veremeyeceklere dua edenden/yalvarandan daha sapık kim olabilir? Oysa onlar (ölüler [yatırlar], heykeller); bunların yalvarışlarından habersizdirler!
6. İnsanlar bir araya toplandıkları zaman (müşrikler) onlara (tapındıklarına) düşman kesilirler ve onlara kulluk ettiklerini inkâr ederler.
Süleyman Ateş
4.De ki: "Allah’tan başka yalvardıklarınızı gördünüz mü? Bana gösterin, onlar yerden neyi yarattılar? Yoksa gökler(in yaratılışın)da onların bir ortaklığı mı var? Eğer doğru iseniz bundan önce (inmiş olan) bir Kitâp, yahut bir bilgi kalıntısı getirin."
5.Allâh’ı bırakıp da kıyâmet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere yalvarandan daha sapık kim olabilir? Oysa onlar, bunların yalvardıklarından habersizdirler.
6.İnsanlar (Yüce Divâna) toplandıkları gün, (taptıkları tanrılar) onlara düşman olurlar ve onların, kendilerine tapmalarını tanımazlar.
Süleymaniye Vakfı
4. De ki “Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınıza hiç baktınız mı? Gösterin bana, onlar yeryüzünde neyi yaratmışlar? Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? (Allah ile aranıza aracı koyma konusunda) Doğru söyleyenlerden iseniz bana bu Kitap’tan önce gelmiş bir kitap veya bir bilgi kalıntısı getirin.”
5. Kendisine, kıyamete kadar cevap veremeyecek kimseyi Allah ile arasına koyup yardıma çağırandan daha sapkın kim olabilir! Üstelik yardıma çağrılanlar, bunların çağrısından bile habersizdirler!
6. İnsanlar (mahşer günü) bir araya getirildiğinde, onlar bunlara düşman olacaklar ve bunların kendilerine kulluk ettiklerini inkar edeceklerdir.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
4. De ki: "Allah'ın yanısıra yalvarıp yakardıklarınıza bir bakın.Yeryüzünde ne yaratmışlar bana göstersenize! Yoksa Allah'la ortaklıkları göklerde mi dir? Eğer doğru sözlü iseniz, size indirilmiş bir kitap veya intikal etmiş bir bilgi kalıntısı varsa bana getirin."
5. Allah'ın yanısıra, kıyamet günü ne kadar kendisine cevap veremeyecek kimselere yalvarandan daha sapık kim olabilir? Halbuki o kimseler yardıma çağırıldıklarından habersizdirler.
6. Bütün insanlar (yargılanmak için) toplandıkları zaman, (kulluk yapıp yalvardıkları kimseler) onlara düşman kesilecekler ve onların kulluklarını şiddetle reddedecekler!
Yaşar Nuri Öztürk
4.De ki: "Allah dışında yakarmakta olduklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana, yerden neyi yarattılar onlar? Yoksa göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer doğru sözlü kişiler iseniz bundan önceki bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı getirin bana!"
5.Kıyamet gününe kadar kendisine cevap vermeyecek birilerine, Allah’ın berisinden yalvarıp durandan daha sapık kim vardır? Ve o yalvardıkları, onların yakarışından habersizdirler.
6.İnsanlar, haşredilmek üzere toplandığında, o taptıkları onlara düşman olurlar; onların ibadetlerini de inkâr ederler.