Ayetler

Al-i İmran 140. Ayetteki Tercüme Hatası

Altta Diyanet'in mealiyle Süleymaniye Vakfının meali peş peşe yazdım, bazı kelimeleri renkli belirttim. Her iki mealde de aynı renkler aynı kelimeleri gösterir. Diyanet ve pek çok mealde renkli belirttiğim kelimeler yanlış tercüme ediliyor. Süleymaniye Vakfı'nın meali doğrudur. Renkli kelimeleri kıyas yapabilesin diye iki meali peş peşe ekledim. Açıklaması alt tarafta.

Diyanet İşleri Meali

AL-İ iMRAN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

140. Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız bilin ki o topluluk da benzeri bir yara almıştı. Allah’ın gerçek müminleri ortaya çıkarsın ve uğrunda şehitleri olsun diye o günleri biz insanlar arasında döndürüp duruyoruz. Allah, zalimleri sevmez.

142. Yoksa, Allah içinizden cihad edenleri ortaya çıkarmadan ve sabredenleri belirlemeden cennete gireceğinizi mi sanıyordunuz?

Süleymaniye Vakfı Meali

AL-İ iMRAN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

140. Siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, karşınızdaki topluluk da (Bedir’de) öyle bir yara almıştı. Böyle günleri, insanlar arasında döndürüp dururuz. Bu, Allah'ın inanıp güvenenleri bilmesi ve içinizden kimilerini şahit tutması içindir. Allah, yanlış yapanları sevmez.

142. Yoksa Allah, içinizden cihad edenleri / elinden geleni yapanları bilmeden, sabredenleri de bilmeden Cennete gireceğinizi mi hesap etmiştiniz?

Allah Sabredenleri Bilmek İçin İmtihan Yapıyor

Bu ayet Uhud savaşında yaralanan müminler için indi. Allah, Bedir savaşında da müşriklerin yara aldığını hatırlatarak aslında bizlere kendisini, bu dünyada kurduğu düzeni tanıtıyor. Bu dünya imtihan dünyası. Allah yaptığı imtihanlarla gerçek müminleri bilmek, görmek istiyor. İki ayette de "ortaya çıkarma" diye çevrilen ( وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ ) veliyeǎ’leme llahu ve ( وَلَمَّا يَعْلَمِ ) velemmā yeǎ’lemi ifadesi "a-li-me" kökünden gelir. Bu kelimelerin anlamı "bilinceye kadar" "bilmek için" demektir. "Yalema" kelimesinin bilmek dışında bir manası yoktur. "lemma" kelimesi Arapça'da "cehd-i müstağrak"tır. Arapça gramerde cehd-i müstağrak olan "bilmek için", "bilinceye kadar" ifadesi daha önce bilmedi bundan sonra bilebilir demektir. Yani Allah ayette belirttiği sabredenleri, gayret gösterenleri imtihan etmeden önce bilmiyordu demek oluyor. İmtihan yapıyor ki sabredenleri bilsin diye. Arapça ayetin karşılığı böyle, insanlar "Allah imtihan konularını daha önce bilmiyordu" diyemediği için bu ayetlere "ortaya çıkarma" manası vermişler. Burada vurguladığım gibi konu imtihan gereği konulardır. 142. ayete dikkat edersen Allah sabredenleri bilmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz diyor. Bu yüzden imtihan oluyoruz; Allah sabredenleri bilsin diye Müslümanları ağır imtihandan geçiriyor. Bu ve benzeri ayetlerden görüyoruz ki kader konusunda ezelden yazılma diye bir şey yoktur. Peygamber (a.s) da bunu teyit eden bir hadis söylemiş.

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur. Şüphesiz ki Allah dünyanın idaresini size verecek ve nasıl davranacağınıza, ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır. O halde dünyadan sakının ve kadınlardan korunun. ”

Müslim, Zikr 99

Hadiste geçen mal, mülk, yönetim gibi Allah'ın bize vereceği bu şeyler imtihan konulardır. Görüldüğü üzere peygamberimiz "Allah ezelde ne yapacağınızı zaten biliyordu ..." gibi bir şey söylememiş. Allah'ın mal, mülk yönetim verdikten sonra neler yapacağımıza bakacağını söylemiş.

Allah Arapça Bilmiyor Mu?

İstersen bu ayeti, kelime meali gösteren sitelerden inceleyebilirsin. Ayeti, kelimelere ayırınca veliyeǎ’leme, velemmā yeǎ’lemi ifadelerine doğru anlam veriyorlar "bilmek için" yazıyorlar ama bunu meale yazmaya gelince kelimenin anlamını değiştirip "ortaya çıkarsın" diye yazıyorlar. Allah Arapça bilmiyor mu ki insanlar kelimelerin manasını değiştiriyor? Eğer Allah ayette "sabredenleri bilmek için" dediyse bunu kimsenin değiştirmeye hakkı yoktur. Allah ayetlerde ne anlatmak istediyse bunu, kelimeleri bilinçli, özenli seçerek yapmıştır. Kimsenin ayetleri değiştirmeye hakkı yoktur. Allah bu ayetlerle kendisini tanıtıyor; Kendi kafanızdan tanımlar yapmayın demiş oluyor. İmtihan dünyası ve Kader hakkında daha fazla bilgi için bu siteye bakabilirsin. Allah'ın Bilgisi - Bedir Savaşı Örneği

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim. Kısmen doğru meallerde doğru kelimeleri yeşil alt çizgi ile belirttim.

  1. Ali Akın (Kısmen Doğru)

    140. Eğer (Uhud savaşında) siz bir yara aldınızsa, kuşkusuz (Bedir savaşında) o (kâfir) kavim da, onun gibi bir yara almıştı. İşte Biz (ibret için) o günleri (zaferleri) de insanlar arasında böyle dolaştırır dururuz. Bir de bu, Allah, o imanda sebat edenleri diğerlerinden ayırsın ( yahut Allah, mükâfatı mucip olan fiilf imanlarını bilsin, ortaya çıkarsın ) ve sizden şehitler ( yahut güçlüklere karşı sabır ve sebat gösterildiğine dair âdil şahitler ) edinsin diyedir.

    142. Yoksa siz, Allah içinizden cihat edenleri (fiilleriyle) bilmeden (diğerlerinden ayırmadan), sabredenleri de bilmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

  2. Bayraktar Bayraklı

    140. Eğer başınıza bir belâ gelirse biliniz ki benzer bir belâya başka insanlar da uğramıştır; zira böyle iyi ve kötü günleri insanlara sırayla paylaştırırız. Bu, Allah'ın iman edenleri seçip ayırması ve aranızdan hakikate şâhitlik yapanları seçmesi içindir; çünkü Allah, zâlimleri asla sevmez

    142. Yoksa Allah, içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan, cennete gireceğinizi mi sandınız?

  3. Diyanet İşleri

    140. Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız bilin ki o topluluk da benzeri bir yara almıştı. Allah’ın gerçek müminleri ortaya çıkarsın ve uğrunda şehitleri olsun diye o günleri biz insanlar arasında döndürüp duruyoruz. Allah, zalimleri sevmez.

    142. Yoksa, Allah içinizden cihad edenleri ortaya çıkarmadan ve sabredenleri belirlemeden cennete gireceğinizi mi sanıyordunuz?

  4. Diyanet Vakfı

    140. Eğer siz (Uhud’da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir’de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz.) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.

    142. Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?

  5. Edip Yüksel

    140. Size bir sıkıntı dokunduysa, düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. Böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz ki ALLAH gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. ALLAH zalimleri sevmez.

    142. ALLAH aranızdaki çalışanları ortaya çıkarmadan, sabredenleri ayırmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    140. Eğer size (Uhud savaşında) bir yara değmişse, (Bedir harbinde) o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler ki, biz onları insanlar arasında döndürür dururuz. (Bu da) Allah'ın sizden iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez

    142. Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?

  7. Hakkı Yılmaz

    140-141 Eğer size bir yara değmişse, o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. Ve işte o günler; Biz onları, Allah’ın sizden iman eden kimseleri bildirmesi/ işaretleyip göstermesi ve sizden şâhitler edinmesi, Allah’ın iman eden kimseleri arındırması, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenleri de mahvetmesi için insanlar arasında döndürür dururuz. Ve Allah, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları sevmez.

    142. Yoksa Allah, içinizden çaba harcayanları bildirmeden/ işaretleyip göstermeden, sabredenleri de bildirmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

  8. Hasan Basri Çantay

    140-141 Eğer size («Uhud» de) bir yara değmiş bulunuyorsa («Bedir»de) o kavme de o kadar yara değmişdir. O günler (öyle günlerdir ki) biz onları insanlar arasında (gâh lehlerine, gâh aleyhlerine olmak üzere elden ele ve nöbetleşe nöbetleşe) döndürür dururuz. (Bu da) Allahın (ezeldeki) ilmini îman edenlere açıklaması, içinizden şehîdler edinmesi, mü’minleri tertemiz yapıb kâfirleri (murdar ölümle) helak etmesi içindir. Allah zâlimleri sevmez.

    142. Yoksa siz - Allah içinizden savaşanlar (la savaşmâyanlar) ı belli etmeden - sebat edenler (le etmeyenler) i belli etmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    140. Eğer siz (Uhud’da) yara aldı iseniz, (düşmanınız olan) o kavim de (Bedir gazvesinde) benzeri bir yara almıştı. İşte biz, o günleri (bazen galibiyet ve bazen mağlubiyet şeklinde) insanlar arasında döndürür dururuz. Bu da, Allah’ın gerçekten iman edenleri ortaya çıkarması ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez.

    142. Yoksa Allah içinizden cihad edenleri ayırt edip ortaya koymadan, sabır (ve sebat) edenleri belirleyip meydana çıkarmadan (kolayca) cennete gireceğinizi mi sandınız?

  10. Hayrat Vakfı Meali

    140. Eğer (Uhud`da) size bir yara dokunduysa, doğrusu (size düşman olan) o kavme de (Bedir`de) onun misli olan bir yara dokunmuştu. İşte bu günler (öyle günlerdir) ki, onları insanlar arasında evirir çeviririz. Tâ ki Allah, îmân edenleri ortaya çıkarsın ve içinizden (bu uğurda can veren) şehîdler (ve yaptıklarınıza şâhidler) edinsin! Çünki Allah, zâlimleri sevmez.

    142. Yoksa, Allah içinizden cihâd edenleri ortaya çıkarıp, sabredenleri belli etmeden Cennete girivereceğinizi mi sandınız?

  11. Hüseyin Atay (Kısmen Doğru)

    140. Eğer siz bir yara aldıysanız, kuşkusuz o ulus da benzeri bir yara almıştır. Bu gibi günleri insanlar arasında döndürüp dururuz. Böylece Allah, inananları belirtir ve içinizden tanıklar tutar. Ve Allah haksızlık yapanları sevmez

    142. Yoksa, içinizden var gücü ile uğraşanları bilmeden ve dayananları denemeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

  12. İhsan Eliaçık

    140. Eğer siz Uhud'da yara aldıysanız, onlar da Bedir'de aldı. İşte böyle, günleri insanlar arasında döndürür dururuz. Çünkü Allah iman edenleri/ güvenenleri bilmek ve sizleri samimiyet sınavından geçirmek istiyordu. Allah zulmedenleri sevmez

    142. Y oksa siz, Allah içinizden cihat edenleri ve güçlüklere göğüs gerenleri belli etmeden cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    140. Eğer size (Uhud’da) bir yara dokunduysa, ona benzer bir yara da (Bedir günü) gerçekten o (kâfir) kavme do kunmuştu. (Böyle olduğu halde on ların kalpleri zayıflamayıp tekrar Uhud’da size karşı çıkarlarken, şimdi siz Uhud’da aldığınız yaradan dolayı niye gevşiyorsunuz?) (Habîbim!) İşte bu günler ki, Biz onları in sanlar arasında çevirip durmaktayız (, böylece bazen zafer ve ganimet ile lehlerine, bazen de yara ve hezimet ile aleyhlerine döndürüyorsak, bunu, İslâm’ın hak ol duğu açıkça ortaya çıkarak gayba iman imtihânının or tadan kalk maması gibi nice hikmetlere meb nî olarak yapmaktayız). Bir de Allâh o inanmış olanları (tâ ezelde sabır ve imanla mevsuf olarak bildiği gibi, herkese bunu) bil(dir)sin ve sizden şehitler/ (kıyâmet günü diğer ümmetlere) şâhit olabilecekler/ edinsin diye (, sizi her zaman gâlip etmemiştir)! Zaten Allâh o zâlim leri sevmez. (Dolayısıyla bazen kâfirleri gâlip etse de bu onlar için bir ikram olmayıp, istidraçtan öte geçmez.)

    142. Yoksa siz cennete girebileceğinizi mi sandınız; oysa Allâh (ezelî ilmiyle kimin ne yapacağını önceden bilmekteyse de,) henüz içinizden cihat etmiş olanları da (mevcut olarak) bilmemiş, sabredenleri de bil(ip belli et)memiştir?

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    140. Eğer siz (Uhud'da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.

    142. Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

  15. Mehmet Akif Ersoy (Kısmen Doğru)

    140. Sizlere bir yaradır değdiyse, onlara da öyle bir yara değmişti. Bunlar öyle günler ki kâh bir tarafın, kâh öbür tarafın olmak üzere insanlar arasında döndürür dururuz. Şunun için ki; Allahu Zülcelâl iman edenleri bilecek ve sîzlerden şühedâ edinecek -zira Allah zâlimlerden hoşnut olmaz-

    142. Yoksa sizler henüz Allah içinizden cihad edenleri bilmedikçe, sonra cihadında sebat edenleri bilmedikçe cennete gireceğinizi mi sandınız?

  16. Mehmet Okuyan

    140. Size (Uhud’da) bir acı dokunduysa, (Bedir’de de) o kavme benzer bir acı dokunmuştu. O (sıkıntılı) günleri biz, insanlar arasında döndürür (durur)uz. Sonunda Allah iman edenleri bilir (ortaya çıkarır) ve aranızdan şahitler edinir. Allah zalimleri sevmez.

    142. Yoksa siz Allah içinizden cihad edenleri (fedakârlık edenleri) ve sabredenleri bil(dir)ip (ortaya çıkarmadan) cennete gireceğinizi mi sandınız!

  17. Mustafa İslamoğlu

    140. Eğer size bir zarar dokunduysa, elbet benzer bir zarar (başka) insanlara da dokundu. Zira o (iyi ve kötü) dönemleri biz insanlar arasında döndürür dururuz ki, Allah iman eden kimseleri seçip ayırsın ve sizden hakikate şahit olanları tesbit etsin; çünkü Allah zalimleri sevmez;

    142. Ya yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri ve (yolunda) direnenleri seçip ayırmadan cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?

  18. Mustafa Öztürk

    140. Uhud savaşında sizin canınız yandıysa o müşriklerin canlan da Bedir savaşında çok yanmıştı. Biz bu acı ve tatlı günleri kah size kah onlara gösteririz. [Dolayısıyla gün olur siz zafer sevinci yaşarken müşrikler üzülür, gün olur onlar zafer kazanır siz üzülürsünüz] . Bunun böyle olması, Allah'ın imanda samimi ve sebatkar müminlerin ortaya çıkmasını sağlaması ve aynı zamanda [tevhid uğruna] canını ortaya koyan örnek şahsiyetler çıkarması içindir. [Bilin ki] Allah zalimleri/kafirleri hiç sevmez.

    142. [Ey Müminler!] Yoksa siz, Allah içinizden kafirlerle çarpışanları, imanı uğrunda karşılaştığı zorluklara göğüs gerenleri bilfiil ortaya çıkarma imtihanına tabi tutmadan kolayca cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?!

  19. Ömer Nasuh Bilmen (Kısmen Doğru)

    140. Eğer size bir yara dokunmuş ise şüphesiz o kavmine de onun misli bir yara dokunmuştur. Ve o günleri Biz nâs arasında döndürürüz. Ve Allah Teâlâ’nın, imân edenleri bilmesi ve sizden şahitler ittihaz etmesi içindir. Ve Allah Teâlâ zalimleri sevmez.

    142. Yoksa siz, Allah Teâlâ sizden mücâhede edenleri ayırdetmedikçe ve sabredenleri belli buyurmadıkça cennete girivereceğinizi mi sanıverdiniz?

  20. Sadık Türkmen (Kısmen Doğru)

    140. Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız şüphesiz, o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de), benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günler, insanlar arasında (böyle) döner durur. Allah sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle olmasına izin verir. Allah zalimleri sevmez.

    142. Yoksa Allah içinizden cihad edenleri bilmeden ve sabredenleri bilmeden Cennete girebileceğinizi mi sandınız?

  21. Süleyman Ateş (Kısmen Doğru)

    140. Eğer size bir yara dokunduysa, o topluluğa da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler... onları biz insanlar arasında çevirip dururuz (kâh bir kavme, kâh ötekine gâlibiyet veririz; bazen bir topluma iyi veya kötü günler gösteririz, bazan ötekine). Allâh inananları ortaya çıkarmak, sizden şehidler edinmek için (zamanı kâh lehinize, kâh aleyhinize çevirmektedir). Allâh, zâlimleri sevmez.

    142. Yoksa siz, Allâh, içinizden cihâd edenleri (sınayıp) bilmeden, sabredenleri (sınayıp) bilmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

  22. Süleymaniye Vakfı

    140. Siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, karşınızdaki topluluk da (Bedir’de) öyle bir yara almıştı. Böyle günleri, insanlar arasında döndürüp dururuz. Bu, Allah'ın inanıp güvenenleri bilmesi ve içinizden kimilerini şahit tutması içindir. Allah, yanlış yapanları sevmez.

    142. Yoksa Allah, içinizden cihad edenleri / elinden geleni yapanları bilmeden, sabredenleri de bilmeden Cennete gireceğinizi mi hesap etmiştiniz?

  23. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    140. Size bir yara dokunduysa karşı kavme de benzer bir yara dokundu. Allah'ın gerçekten iman etmiş olanları bilmesi ve aranızdan şahitler edinmesi için (savaş açanlara karşı savaşın ) böylece günleri aranızda döndürürüz. (yani hayatınzı devam ettiririz). Allah zalimleri sevmez.

    142. Yoksa siz, Allâh, içinizden cihâd edenleri (sınayıp) bilmeden, sabredenleri /direnenleri (sınayıp) bilmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

  24. Yaşar Nuri Öztürk (Kısmen Doğru)

    140. Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez.

    142. Yoksa siz, Allah içinizden uğraşıp didinenleri seçmeden, sabredenleri seçmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?