Diyanet İşleri Meali
BAKARA SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
183.Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar.
184. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.
Bu ayette "orucu tutmakta zorlananlar" ifadesi yoktur. Tam tersi "orucu tutanlar" ifadesi var. Yani ayet 30 gün orucu tam tutanların fidye vermesi gerektiğini söylüyor. Bu ayeti kelime meali yapan sitelere bakarsan "yuTīḳūnehu --> ona (güç) dayanan(lar)" "ona dayananlar" ifadesini parantezler ekleyerek "dayanmakta zorlananlar" şekline çeviriyorlar. Alttaki paragraflar Abdülaziz Bayındır'ın Doğru Bildiğimiz Yanlışlar kitabının yedinci baskı 339. ve devamı sayfalardan. yuTīḳūnehu ifadesini neden olumsuza çevirdiklerini güzel açıklamış.
----------- Alıntı Başı -------------
Bakara 184'te geçen و على الذين يطيقونه = ve alellezîne yutîkûnehû) ifadesi “… onu tutabilenlere...” anlamındadır. Ancak âlimlerimizin çoğu âyete; “... onu tutamayanlara...” şeklinde olumsuz anlam vermişlerdir. Bu, şaşırtıcı bir durumdur. Şimdi olumlu anlam ile ortaya çıkan hükümleri ve anlamı olumsuza çevirmenin sebep ve sonuçlarını görmeye çalışalım:
27.1. Olumlu Anlam
Bakara 184. âyetteki وعلى الذين يطيقونه ibaresine “..onu tutabilenlere..” şeklinde olumlu anlam verince, “onu” zamiri ya bu âyette sözü edilen hasta ve yolcuların, tutamadıkları Ramazan orucunu kaza etmeleri halini ya da 183. âyette yer alan orucu ( الصيام es-sıyâm) gösterir.
27.1.1. Zamirin Orucu ( الصيام ) Göstermesi
184. âyette olan “onu” zamirinin 183. âyetteki orucu gösterdiğini söyleyenlere göre yolcu ve hasta olmayıp oruç tutabilenler önceleri serbestti; isteyen tutar, isteyen de tutmaz bir fakiri doyururdu. Sonra فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ “Sizden kim Ramazanı yaşarsa, o ayı oruçlu geçirsin...” (Bakara 2/185) âyeti geldi ve bu hükmü nesh ederek ortadan kaldırdı. Buna göre 184. âyetin açılımı şöyle olur:
“Orucu sayılı günlerde tutun. Sizden kim hasta veya yolcu olur da oruç tutamazsa, o günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Hasta veya yolcu olmayıp gücü yerinde olanlar oruç tutmazlarsa onun yerine bir yoksulu doyuracak fidye vermeleri gerekir…”
Demek ki ilk zamanlar, hasta ve yolcular, tutamadıkları oruçları kaza etmek zorunda oldukları halde oruç tutabilecek olanlar serbesttiler; isterlerse oruç tutmaz, yerine bir yoksul doyuracak fidye verebilirlerdi. Bu bir çelişkidir, Allah’ın kitabında çelişki olmaz. Bu iddia, bunun dışında üç açıdan daha eleştirilebilir:
a) Âyetin metni muhayyerlik değil, vücub ifade eder.
وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ
= ve alellezîne yutîkûnehû fidyetün taâmu miskîn) Onu tutabilenlere bir yoksulu doyuracak fidye gerekir.” cümlesi, mübteda ve haberden oluşan isim cümlesidir. Haber, ef’âl-i ammeden olup hazfedilmiştir. İsim cümlesi sübut ve devam ifade eder. Çocuğun emzirilmesi ile ilgili şu âyet de aynı yapıdadır: وَعلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ = ve ale’l-mevlûdi lehû rizquhunne ve kisvetuhunne bi’l-ma’rûf (Sütannenin) gıda ve giyeceğini temin; çocuk kendi için doğurulmuş babanın görevidir.” (Bakara 2/233)
وَوَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ
Bu ve benzeri âyetlere, vücub anlamı verilirken yalnızca yukarıdaki âyete muhayyerlik anlamı verilmesinin bir gerekçesi yoktur.
b) Burada nesihten bahsedilemez. Çünkü nesh eden âyet, ya önceki ile aynı hükmü ya da daha hafif bir hükmü içerir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
وَمَا نَنْسَخْ مِنْ آَيَةٍ أَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا.
“Biz bir âyeti nesh eder veya unutturursak, yerine ya daha hayırlısını, ya da dengini getiririz.” (Bakara 2/106) Oruç tutabilenlere verildiği iddia edilen ruhsatın kaldırılması, hükmün ağırlaştırılmasıdır. Böyle bir nesih olamaz. Nesih konusuyla ilgili olarak bu kitapta yer alan “Nesih ve Recm Cezası” başlıklı yazıya bakılabilir.
c) Üçüncü husus şudur: Âyette hasta ve yolcuların tutamadıkları orucu kaza etmelerinden bahsediliyor. Zamirin en yakınını göstermesi esas olduğundan “… onu...” zamirinin bu âyetteki “oruç kazası”nı değil de 183. âyetteki “orucu” göstermesi için bir karine gerekir. Okuduğumuz yerlerde böyle bir karineden bahsedilmemektedir. Bize göre Ramazan bayramında verilen fitre bunun karinesi olabilir. O zaman âyetin anlamı şöyle olur: “Ramazan orucunu tutabilenlerin bir miskini doyuracak fidye vermeleri gerekir.”
27.2. Anlamı Olumsuza Çevirenler
Bakara 184. âyetteki وعلى الذين يطيقونه ibaresine olumsuz anlam verenleri yanıltan ( الطاقة = et-tâkâtu) kelimesine verilen yanlış anlamdır. ( الطاقة ) güç ve kuvvet demektir. Kelime Türkçeye “takat” şeklinde geçmiştir. Kur’ân’da şu duayı yapmamız tavsiye edilmiştir:
رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ
“Rabbimiz! Takat getiremediğimiz yükü bize yükleme…” (Bakara 2/286) Yani “zorlanacağımız yükü bize yükleme” demektir. Yoksa “gücümüzün yetmediğini yükleme” değildir. Çünkü gücümüzün yetmediği yükü yüklememe, zaten Allah’ın bir kanunudur. O şöyle buyurur:
لَ يُكَلِّفُ الَّلُ نَفْسًا إِلَّ وُسْعَهَا.
“Allah, kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara 2/286) Fakat Ragıb el-İsfahânî ( الطاقة ) kelimesine, kendi söyledikleri ile de çelişen şöyle bir anlam vermiştir:
الطاقة: اسم لمقدار ما يمكن للإنسان أن يفعله بمشقة
Yani “takat kişinin zorlanarak yapabileceği kadarına isim olmuştur.” Bu, takat yetirememe halini gösterir. Bunlara göre oruca takati olanlar, oruç tutmakta zorlanan kimselerdir. Oruca takati olmayanlar ise orucu kolayca tutan kimseler olur. Çünkü iki olumsuzdan bir olumlu anlam çıkar. “Yok yok” demek “her şey var” demektir. “Rabbimiz! Takat getiremediğimiz yükü bize yükleme…” sözü de; “Rabbimiz! Bize zorlanacağımız yükler yükle” demek olur. Bu, anlamı tersine çevirmek olduğu için takat kelimesine yukarıdaki anlamı vermek yanlıştır. Çünkü oruca takati olan, zorlanmadan oruç tutabilen kimse demek olur.
Bize göre bu yanlış, ya el-İsfahânî’nin kendinden ya da onun kitabını yazarak bize ulaştıran kişilerin bir hatasından kaynaklanmıştır. Yukarıdaki cümlenin aslı şöyle olmalıdır:
الطاقة: اسم لمقدار ما يمكن للإنسان أن يفعله بدون مشقة
Yani “tâkat kişinin zorlanmadan yapabileceği kadarına isim olmuştur.” Cümleden “ دون = dûn” kelimesi düştüğü için anlam bu hale gelmiştir. Bunun böyle olduğu, bütünlüğün bozulmasından da anlaşılmaktadır. Bundan hareketle, ( وعلى الذين يطيقونه ) ibaresine “… zorlandığı taktirde oruç tutabilenlere..” anlamı verilmiştir. Bu, oruç tutamama hali olacağından, bir kısmı da anlamı “oruç tutamayanlar” diye değiştirmiştir.
----------- Alıntı Sonu -------------
Bakara 184. ayetin doğru meali şöyle;
Süleymaniye Vakfı Meali
BAKARA SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
183. Ey inanıp güvenenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı şekliyle size de farz kılındı ki yanlışlardan sakınabilesiniz.
184. (Orucu,) Sayılı günlerde (tutun). Sizden kim hasta veya yolculuk halinde olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Oruca gücü yetenlerin bir miskini doyuracak kadar fidye (fitre) verme görevleri vardır. Kim bir iyiliği fazlasıyla yaparsa onun için daha iyi olur. Bilseniz (hasta veya yolcu iken de) oruç tutmanız sizin için daha iyidir.
Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.
Ali Akın
184. Orucu o sayılı günlerde tutun. Ama sizden her kim hasta ya da yolculukta bu lunacak olursa, artık tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar. Oruca çok zor dayanabilenler ise, tutmadıkları her gün için fidye olarak bir yoksulu doyurmaları gerekir. Ama her kim gönüllü olarak hayır işlerse (fidye miktarını arttırırsa), işte bu, kendisi için daha hayırlıdır. Yine de (oruç tutmamak ruhsatınız olsa bile, sağlığınızı veya ana kamındaki ceninin ve emzirilen çocuğun sağlığını olumsuz yönde etkilememek şartıyla) oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır. Bunu bir bilseniz!..
Bayraktar Bayraklı
183-184. Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı ki, takvâya ulaşasınız. Ancak, sizden kim hasta ve yolcu olursa, diğer zamanlarda aynı gün sayısı kadar oruç tutmalıdır. Bunun dışında çeşitli nedenlerle orucu çok zorlukla tutabilecek olanlar, bir fakiri doyuracak kadar fidye vermelidirler. Her kim, yapmakla sorumlu olduğundan daha fazla iyilik yaparsa, kendisine iyilik yapmış olur; eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Diyanet İşleri
184. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.
Diyanet Vakfı
184. Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakiri doyuracak fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır
Edip Yüksel
184. Sayılı günlerde… Hasta olanlarınız veya yolculukta bulunanlarınız tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Güç yetirenler bir yoksulu doyurarak adakta bulunsunlar. Kim gönül isteğiyle iyilik yaparsa kendisi için daha iyidir; ancak oruç tutmanız sizin için en iyisidir, bir bilseniz!
Elmalılı Hamdi Yazır
184. (Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Hakkı Yılmaz
184. Ey iman etmiş kimseler! Karşılıklı, beraberce oruç tutmak, Allah’ın koruması altına giresiniz diye, sizden öncekilere,‘sayılı günlerde, o nedenle sizden her kim hasta olursa veyahut çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzere olursa sayılı günler içinde hasta ve seferde olmadığı diğer günler sayısınca oruçlu olmalıdır. Oruca gücünü kaybetmiş olanlar/gücü yetenler üzerine ise bir yoksulun yiyeceği, kurtulmalık olarak borçtur. Kim de gönüllü hayır-iyilik yaparsa bu kendisi için çok hayırlıdır/yararlıdır. Ve eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için hayırlıdır/yararlıdır’ şeklinde farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.
Hasan Basri Çantay
184. (O) sayılı günler (dir). Artık sizden kim (o günlerde) hasta, yahud sefer üzerinde olur (ve orucunu yemiş bulunur) sa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar. İhtiyarlığından, yâhud şifâ bulması ümîd edilmeyen bir hastalıkdan dolayı oruç tutmıya) gücü yetmeyenler üzerine de bir yoksul doyumu fidye (lâzımdır). Bununla beraber kim gönül isteğiyle bir hayır yaparsa işte bu, onun için daha hayırlıdır. Oruç tutmanız sizin hakkınızda (yemenizden ve fidye vermenizden) hayırlıdır, bilirseniz.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
184. (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde (oruç tutar. İhtiyarlığından veya tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktan dolayı) oruç tutmaya gücü yetmeyenlere, (her güne karşılık) bir yoksulu (sabah akşam) doyuracak bir fidye vermesi (gerekli)dir. Kim de gönülden gelerek (daha fazla) bir ihsanda bulunursa, bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber (zor da olsa, işin önemini) bilirseniz, oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.
Hayrat Vakfı Meali
184. Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)! Ona gücü yetmeyenlerin üzerine ise, (tutamadıkları her gün için) bir fakirin (bir günlük) yiyeceği kadar fidye (verme borcu) vardır. Buna rağmen kim gönlünden koparak bir hayır işlerse (daha fazla verirse), o takdirde bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla berâber bilirseniz, (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Hüseyin Atay
183-184. Ey inananlar! Sizden öncekilere oruç yazıldığı gibi, saygılı olmanız için size de sayılı günlerde yazıldı. Sizden hasta olan veya yolculukta bulunan kimse, sayısınca diğer günlerde; ve tutmakta zorlananların, bir yoksulu doyurmalık fidye vermeleri gerekir. Kim daha çok gönülden iyilik yaparsa, o, kendisi için daha iyi olur. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir.
İhsan Eliaçık
184. Orucu sayılı günlerde tutacaksınız. Her kim hasta veya yolcu ise diğer günlerde tutsun. Takati olmayanlar, bir yoksul doyuracak kadar fidye versin. Kim cân-ı gönülden hayır yaparsa bu daha iyidir. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
184. Sayılı birtakım günleri (oruçlu geçirmeniz size farz kılınmıştır)! Ama içinizden her kim (, oruç kendisine zarar verecek derecede) hasta yahut (seferî) bir (mesafeye) yolculuk üzere olursa, (bu durumda oruç tutmayabilir, ancak tutamadığı günler yerine, hastalık ve yolculuk dışındaki) diğer birtakım sayılı günler (tutması gerekir)! Ona güç yetirmekte olan (fakat oruç tutmak istemeyen) kimseler üzerine ise/ona güç yetiremeyen kimseler üzerine ise/, bir yoksul yiyeceği (kadar) fidye (ödemek) vardır. Artık her kim gönül isteğiyle (fidye miktarını fazla tutarak) bir hayır yaparsa, o kendisi için daha iyidir. (Ey oruç tutmama ruhsatına sahip olan hastalar ve yolcular!) Yine de (fidye vermektense) oruç tutmanız sizin için hayırlıdır. Eğer siz (oruçtaki fazileti) bilmekte olsaydınız (, elbette orucu tercih ederdiniz)!
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
184. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Mehmet Akif Ersoy
184-185 Ey iman edenler! Daha evvelkilere farz kılındığı gibi sizlere de meâsîden çekinesiniz diye sayılı günlerde orucu farz kıldık. İçinizden kim hasta, yahut yolda bulunuyorsa tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar. Kudreti varken tutmayanların üzerine bir bîçâreyi doyurmaktan ibaret fidye farz olur. Kim hayr için fidyeyi artırırsa kendi hakkında daha iyidir. Bununla beraber bilseniz oruç tutmanız hakkınızda ondan da iyidir.
Mehmet Okuyan
184. (Oruç size) sayılı günlerde olmak üzere (farz kılındı). İçinizden kim hasta veya yolcu olursa, (tutamadığı gün sayısı kadar) diğer günlerden o sayı(yı tamamlasın). Oruç tutmaya zar zor güçleri yetenlerin ise bir fakiri doyuracak kadar fidye (vermesi) gerekir. Kim gönüllü olarak iyilik yaparsa, bu kendisi için daha hayırlıdır. Bilirseniz (zorluğa rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Mustafa İslamoğlu
184. Sayılı günlerde... Sizden kim hasta ya da yolcu olursa, tutmadığın sayısı kadar diğer günlerde (oruç tutar) ve (bunlar arasından) ona gücü yetenler üzerine, bir yoksulu doyuracak fidye gerekir; Kim daha fazla hayır işlerse kendisi için daha yararlı olur, ama -eğer bilirseniz-oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Mustafa Öztürk
184. Bu farz oruç [sürekli olarak değil] başı-sonu belli bir süre zarfında, [Ramazan ayı boyunca] tutulur. İçinizden her kim [Ramazan ayında] hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca daha sonra oruç tutsun. [Hasta veya yaşlı olmadıkları halde] , oruç tutmaya dayanamayan kimseler ise tutamadıkları her gün için bir fakiri doyuracak kadar fidye versin. 6 1 Fidye miktarını gönlünden koparak artırırsa, kendisi için elbet çok daha hayırlı olur. Bununla birlikte, orucun manevi değerini düşünürseniz, [fidye ödemek yerine] oruç tutmanın mutlak hayrınıza olduğunu anlarsınız.
Ömer Nasuh Bilmen
184. Sayılı günler. İmdi sizden her kim hasta olur veya sefer üzere bulunursa tutamadığı günler adedince sair günlerde (tutar). Oruca pek zor dayanabilecek kimse üzerine de fidye (bir miskin taamı) (farzdır). İmdi her kim tatavvu’an bir hayır yaparsa bu kendisi için daha hayırlıdır. Ve eğer oruç tutarsanız sizin için hayırlıdır. Eğer bilirseniz.
Sadık Türkmen
184. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksula yedirerek fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Süleyman Ateş
184. Sayılı günler olarak. Sizden kim hasta veya seferde olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar). Oruca (güç) dayananların fidye vermesi, bir yoksulu doyurması lâzımdır. Bununla beraber gönül isteğiyle kim bir iyilik yapar(oruç tutar)sa o, kendisi için iyidir. Bilirseniz oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.
Süleymaniye Vakfı
184. (Orucu,) Sayılı günlerde (tutun). Sizden kim hasta veya yolculuk halinde olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Oruca gücü yetenlerin bir miskini doyuracak kadar fidye (fitre) verme görevleri vardır. Kim bir iyiliği fazlasıyla yaparsa onun için daha iyi olur. Bilseniz (hasta veya yolcu iken de) oruç tutmanız sizin için daha iyidir.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
184. Sayılı günlerde olmak üzere oruç size yazıldı (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde tutsun. Ona (kaza orucuna) gücü yetenlere bir fakiri doyuracak fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Yaşar Nuri Öztürk
184. Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.