Ayetler

Bakara 3. Ayetteki Tercüme Hatası

Altta Diyanet İşleriyle Süleymaniye Vakfı'nın ayetini kıyas yapabilesin diye peş peşe ekledim. Açıklaması alt tarafta.

Diyanet İşleri Meali

BAKARA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

3. Onlar gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Süleymaniye Vakfı Meali

BAKARA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

2. İşte o Kitap budur. Bu konuda şüphe yoktur. Müttakîler/yanlışlardan sakınanlar için rehberdir.

3. Allah’a içten inanan, namazı düzgün ve sürekli kılan kendilerine verdiğimiz rızıkları infak eden /hayra harcayan,

4. Sana indirilen kitaba da senden önce indirilen kitaplara da inanıp güvenen ve ahirete inançları tam olanlar var ya,

5. İşte Rablerinden/Sahiplerinden gelen rehbere uyanlar onlardır. Umduklarına kavuşacak olanlar da onlardır.

Allah, cennet, cehennem, melekler, cinler vs görmeden inandığımız için bu ayete "gayba iman ederler" diye meal vermek çok cazip ama böyle bir anlam vermek Arapça bakımından doğru değil. Bu ayette neden "gayba inananlar" değil de "içten inanlar" daha doğru olduğunu görebilmek için Abdülaziz Bayındır'ın konuyla ilgili makalesinden bir bölüm gösterip, makalenin linkini ekleyeceğim.

“Müttakîler; Allah’a içten inanır ve güvenir , namazı tam kılar ve kendilerine verdiğimiz nimetleri yerli yerince harcarlar.“(Bakara 2/3)

“Ellezine yu’minune bil gaybi”; “Onlar kalpten/içten inanırlar”(Bakara 2/3) "İçten” diye anlam verdiğimiz kelime (الغيب) El-ğayb’dır. Gayb; gizli olan, akılla ve duyularla bilgi edinilemeyen varlıktır. Kelime “el (ال)” takısı aldığından belli bir gaybı, inançla ilgili gaybı gösterir. Bakara 8. ayete göre inandım demek yetmez, içten inanmak gerekir. Öyle ise (الغيب) El-gayb’daki elif lam, muzafun ileyhten ıvazdır; “بغيبهم يُؤْمِنُون (yu’minûne biğaybihim) = gaybları ile yani içten inanırlar, anlamındadır. “Yu’minune bil gaybi” ifadesine genellikle, “görmediği halde inanırlar” şeklinde bir anlam verilmektedir ki bu doğru bir mana değildir. “Bil gayb”(gaybe) ifadesindeki “bi”, burada “fi” manasında olup, “yu’minune fil gaybi” ise; “gaybte(kalpten/içten) inanırlar” anlamına gelir. Kaldı ki; “yu’minune” fiili “ifal” babından olup; “duhulet” yani “bir şeyi bir şeyin içine sokmak” manasında da kullanılmaktadır. Verdiğimiz bu mananın başka bir delili ise, bu ayetlerden sonra, 6.ayette “innellezine keferu” denilerek “kafirlerden”, sonraki ayetlerde ise “münafıklardan” bahsedilmesidir. Ayetlerde bu üç kavramın peş peşe gelerek bir nevi mukayese edilmesi; “kafir” ve “münafık”ın; imanlarını kalplerine yerleştirmeyen kimseler olması hasebiyle, “mü’min”in; kalpten/içten inanan kimse olduğu görüşümüzü pekiştirmektedir.

Makalenin devamı burada. Bakara Suresi 3. Ayet

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    3. O takva sahipleri ki, görünmeyen gerçeklere inanırlar; namazı da gereğince kılarlar; kendilerine bahşettiğimiz mallardan da Allah yolunda harcarlar.

  2. Bayraktar Bayraklı

    3. Onlar, gayba inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden Allah yolunda harcarlar.

  3. Diyanet İşleri

    3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

  4. Diyanet Vakfı

    3. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar

  5. Edip Yüksel

    3. Onlar ki duyularıyla algılayamadıkları gerçeklere de inanırlar, namazı (salat) gözetirler, kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaçlara verirler.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    3. Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.

  7. Hakkı Yılmaz

    2-4 İşte bu kitap; kendisinde hiç kuşku yoktur, ıssız yerlerde iman eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcama yapan/ başta yakınları olmak üzere başkalarının nafakalarını sağlayan, sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden Allah’ın koruması altına girmiş kişiler –ki bunlar, âhirete de kesinlikle inanırlar– için bir kılavuzdur.

  8. Hasan Basri Çantay

    3. (O takvaa saahibleri ki) onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızk olarak verdiğimizden de (Allah yolunda) harcarlar.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    3. O (takvâ sahibi) kimseler ki, gayba (Allah’a, meleklere, âhirete, vahye, Allah’ın takdirine) inanırlar, namazı dosdoğru/gereğine uygun kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de (gereken yerlere Allah için) verirler.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    3. Onlar ki, gayba inanırlar, namazı hakkıyla edâ ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler.

  11. Hüseyin Atay

    3. Onlar, görünmeyene inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan verirler.

  12. İhsan Eliaçık

    3. Onlar ki can-ı gönülden iman ederler, namaz kılarlar, verdiğimiz rızkı paylaşırlar.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    3. O (takvâ sahibi) kimseler ki; (duyularla hissedilemeyen, akılla da varlığı bilinemeyen, ancak peygamberlerin bildirmesiyle anlaşılabilen) gayb(î iman esasların)a iman etmektedirler, o (farz) namaz(lar)ı hakkıyla kılmaktadırlar ve kendilerine rızık olarak vermiş olduğumuz (mal ve yiyecek gibi) şeylerden (zekât ve fitre gibi malda bulunan hakları yerine getirmek için) infakta bulunmaktadırlar(, karşılık beklentisi taşımaksızın Allâh yolunda bağış yapmaktadırlar).

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

  15. Mehmet Akif Ersoy

    3. gayba iman getirirler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaç olanlara pay çıkarırlar.

  16. Mehmet Okuyan

    3. Onlar gayba (bilinemeyenlere) inanır; namaz kılar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler (verirler).

  17. Mustafa İslamoğlu

    3. O hidayete erenler ki, idraki aşan hakikatlere bütünüyle iman ederler, namaz istikamet üzre kılarlar, kendilerine sürekli lütfettiğimiz şeylerden (ihtiyaç sahiplerine) harcarlar;

  18. Mustafa Öztürk

    3. Onlar [riyasız şekilde, ihlas ve samimiyetle] tek başlarına iken de yürekten iman eder, namazı hakkıyla kılar, kendilerine bahşettiğimiz maldan-mülkten Allah'a itaat ve insanlık uğruna harcarlar

  19. Ömer Nasuh Bilmen

    3. O müttakîler ki, gaybe inanırlar, namazı da doğruca kılarlar ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden de infakta bulunurlar.

  20. Sadık Türkmen

    3. Onlar ki; gayba inanırlar ve namazı da gereği gibi kılarlar ve rızık olarak ellerinde bulunanlardan da harcarlar.

  21. Süleyman Ateş

    3. Onlar ki gaybde (gizlide, içtenlikle) inanıp namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allâh rızâsı için) harcarlar.

  22. Süleymaniye Vakfı

    3. Allah’a içten inanan, namazı düzgün ve sürekli kılan kendilerine verdiğimiz rızıkları infak eden /hayra harcayan,

  23. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    3. Onlar ki gayba (duyularıyla algılayamadıkları gerçeklere de) inanırlar, namazı (salatı) gözetir ler, kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaçlara verirler

  24. Yaşar Nuri Öztürk

    3. Ki onlar, gayba inananlar, namazı kılanlardır. Ve kendilerine rızk olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır.