Ayetler

Bakara 7. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet Vakfı Meali

BAKARA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

6. İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler.

7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.

İnsanlar bu tercümeler yüzünden deist oluyor. Forumlarda Bakara yedinci ayet için buna benzer yorumlar yapılıyor.

Deist Olmaya Gerek Yok

Bunlar tercüme hataları. Kur'an ayrıdır meal ayrıdır. Meal, bir insanın yaptığı Kur'an tercümesidir. İnsanların "Kur'an'da çelişki var" demesi aslında meallerdeki tercüme hatalarıdır. Önce ayetin doğru açıklaması ve mealini görelim, peşine en çok okunan meallerde nasıl tercüme edildiğine bakalım.

Tefsir ve meallerin çoğunda açıklama olarak Allah'ın, kafirlerin artık inanmayacağına karar verdiği için gözlerine, kulaklarına, kalplerine mühür vurduğu açıklamaları yazar. Sorun, ayetteki istiare-i temsiliye ile anlatılan benzetmenin olduğu gibi Türkçeye tercümesinden kaynaklanıyor. Gözü, kulağı, kalbi mühürlenen insanlar ebedi azabı hak eder mi? Tam tersine ölene kadar gözü, kulağı, kalbi açık olan ama Allah'a itibar etmeyen, dinine yönelmeyen insanlar azabı hak eder. Zaten Mülk suresinde gördüğümüze göre bu kafirler cehennemde suçlarını itiraf edecekler.

MÜLK SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

6. Rablerini görmezlikten gelenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü hale gelmektir o!

7. Oraya atıldıklarında, alevler saçarken çektiği havanın uğultusunu işitirler.

8 . Sanki öfkesinden çatlayacak gibidir. Her bir bölük Cehenneme atılırken bekçiler onlara: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorarlar.

9. “Evet” derler; “bize uyarıcı geldi ama biz yalana sarıldık; Allah hiç bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapkınlık içindesiniz” dedik.

10. “Keşke söz dinleseydik ya da aklımızı kullansaydık, şimdi bu alevli ateşin ahalisi içinde olmazdık” derler.

11. Böylece suçlarını itiraf ederler. O alevli ateş ahalisi için bundan sonrası tam bir perişanlıktır.

Gözleri, kulakları, kalpleri mühürlü kafirler koyu belirttiğim yerdeki gibi konuşur mu? Kalbi mühürlü bir insan cehennemde "keşke aklımızı kullansaydık" der mi? Mühürleme ifadesinin mecaz oldu verilen bu cevaptan belli. Gözü kulağı mühürlü insanlar böyle cevap veremez. "Bize bir Elçi geldi" diyorlar. Demek ki her şeyi görmüşler, duymuşlar, anlamışlar fakat yaşam tarzları değiştirmek istemedikleri için dine uymamışlar ve yalan söylemişler. Klasik meallerdeki tercümelere göre Mülk suresinde kafirler cehennemde "Allah bizim gözümüzü, kulağımızı, kalbimizi mühürlemeseydi biz de inanırdık" demeleri gerekirdi ama öyle demiyorlar. Bu insanlar "Allah yok, din yalan" diyerek yalan söylediler ve cehennemde de görmezden gelme suçlarını itiraf edecekler.

Bir örnek de En'am suresinden vereyim. Kafirler kendilerine tebliğ edilen ayetleri yalanlıyor, üstünü örtüyor. Kimsenin kalbinde inanmasın diye mühür yok. Kafirler bilinçli bir şekilde görmezden duymazdan geliyor, sanki sağır körmüş gibi.

EN'AM SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

27. Hani onları ateşin başında durdurulmuş iken bir görsen! Derler ki: “Ne olurdu biz dünyaya geri çevrilseydik ve Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve müminlerden olsaydık!”

Ayette Geçen İstiare-i Temsiliye Nedir?

İstiare-i temsiliye diye bir anlatım tarzı var. Bunu Kur'an'ı Kerim'de sık sık görüyoruz. İstiare, ödünç almak demektir. İstiare yaparken bir örneği ödünç alır, onu kullanarak anlatmak istenilen anlatılır. Mesela eski ağır sıklet boks şampiyonu olan Mike Tyson’ın lakabı “iron Mike Tyson”dı. “Demir Mike Tyson.” Bu ifadeden Mike Tyson’un gerçekten demir olduğunu düşünüyor musun? Demir’in bir benzetme olduğunun farkındasın. Bunun gibi bazı boksörlere “demir yumruk” dendiğini duymuşsundur. İşte bunlar istiare-i temsiliyedir. Bu benzetmeler yapılırken benzetme edatı kullanılmaz. "Demir yumuk" dediğimizde, hiç kimse o boksörün yumruğunun gerçekten demirden olduğunu düşünmez. Bu ifadeyi, benzetme edatını göstererek "demir gibi yumruk" yazdığımızda ifadenin gücü zayıflıyor. O yüzden bu ifadelerde sanki, gibi vs benzetme edatları yazılmaz. Atasözleri de böyle anlam içerir. "Şakanın sonu kakadır" cümlesinde anlatılmak istenen şakayla gerçek anlamda kaka arasında bir bağ olduğu değil şaka yaparken ilişkilerin bozulmasına kadar gidecek kırgınlıklar olabileceği anlatılmaktadır. Bunu bir başka dile tercüme ederken muhatabın anlayacağı şekilde tercüme etmek gerekir. Yoksa bu cümleyi okuyanlar şakayla kaka arsında bağ kurmaya çalışacaktır. Bakara yedinci ayetteki istiare-i temsiliye de bunun gibidir. Burada görmek, duymak, inanmak istemeyen insanlar anlatılıyor. Bu insanlar kör, sağır değil ama sanki Allah onların kulaklarını gözlerimi mühürlemiş gibi davranıyorlar. Ayetin orijinalinde benzetme edatı olan "sanki" yoktur çünkü Arapçada benzetme edatı kullanılınca ifade zayıflamaktadır. Aslında her dilde böyledir. Bunu bir başka dile tercüme ederken benzetme edatı olan "sanki" mutlaka kullanılmalıdır ki muhatap ayette anlatılmak isteneni anlasın. Ayetin doğru tercümesi şöyle;

Süleymaniye Vakfı Meali

BAKARA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

6. Kâfirleri/ayetleri görmezlikte direnenleri[*] uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez; inanıp güvenmezler.

[*] Küfür, örtme; kâfir, örten demektir (Müfredât). Kur’ân’ın Allah’ın kitabı olduğunu anlayan bir kişi, ondaki âyetlerden birini bile görmek veya duymak istemeyince onun üstünü örtmüş ve kâfir olmuş olur.

7. (Sanki) Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerinde de perde vardır[*]. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.

[*] Kâfirlerin ön yargıları, istiâre-i temsiliyye /alegori ile canlandırılmıştır (Keşşaf). İstiârede benzetme edatı gizlenir. Buradaki mecaz gerçek sanıldığı için benzetme edatı, tarafımızdan “sanki” sözüyle açığa çıkarılmıştır (Yasin 36/8-10, Lokman 31/6-7, Câsiye 45/6-7). “Sanki” edatı yazılmazsa bazı insanlar, Allah’ın kafirlere, tövbe kapısını kapattığını ve özgürce karar almalarını engellediğini sanacaklardır (Nisa 4/18). Oysa tövbe edildiği yani yanlıştan dönüldüğü takdirde (Bakara 2/160) affedilmeyecek bir günah yoktur (Zümer 39/53). Ayetleri görmezlikte direnenler, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini gereği gibi kullanmaz; gerçekleri görmek, duymak ve anlamak istemezler. Sanki Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine de perde çekmiş gibi davranırlar. Ayrıca Allah, kâfirleri, en’ama yani koyun, keçi, sığır ve deveye benzetmiştir. Bunun sebebi de kalplerini, kulaklarını ve gözlerini bir insan gibi kullanmamalarıdır (A’raf 7/179, Furkan 25/43-44). Ayrıca bakınız: Nisa 4/155, Maide 5/13, En’am 6/46, Araf 7/100-101, Tevbe 9/87, Tevbe 9/93, Yunus 10/74, Nahl 16/106-108, Rum 30/58-59, Mümin 40/35, Casiye 45/23, Muhammed 47/16, Saf 61/5, Münafikun 63/3, Mutaffifin 83/14.

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Çoğu mealde parantezlerle "Allah mühürledi çünküü ..." diye mühürleme eylemini haklı göstermeye yönelik açıklamalar eklenmiş. Anlam bütünlüğü olsun diye altı ve yedinci ayetleri beraber yazdım. Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    6. O inatçı kafirleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; onlar, iman etmezler.

    7. (Sanki) Allah, o kafirlerin kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine ise, sanki bir perde çekilmiştir. Pek büyük bir azap da, onlar içindir.

  2. Bayraktar Bayraklı

    6. İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da, onlar için aynıdır; iman etmezler.

    7. Bu nedenle Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir perde çekilmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır.

  3. Diyanet İşleri

    6.İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler.

    7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.

  4. Diyanet Vakfı

    6.Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.

    7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır

  5. Edip Yüksel

    6. İnkâr edenlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; onlar inanmazlar.

    7. ALLAH kalplerini ve kulaklarını mühürler. Gözlerinde perde vardır ve büyük azap onlar içindir.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    6. Şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.

    7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde bir de perde vardır. Ve büyük azab onlaradır

  7. Hakkı Yılmaz

    6. Şüphesiz şu kâfirler; Allah’ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş şu kimseler; onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir: onlar inanmazlar.

    7. Allah, onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur; onların gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlar içindir.

  8. Hasan Basri Çantay

    6. Şu muhakkak ki küfr edenleri inzâr etsen de onlarca bir, kendilerini inzâr etmesen de inanmazlar.

    7. Allah onların kalblerine de, kulaklarına da mühür basmışdır. Gözlerinin üzerinde bir de perde var. En büyük azâb onlarındır.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    6-7 (Allah’ın birliğini, hâkimiyetini ve Kur’an’ı dışlayıp) küfre sapanlara gelince, şüphesiz ki onları (başlarına gelecek ile korkutup) uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; (üzülme, bilesin ki onlar) inanmazlar. Allah, onların (inkârcı niyet ve eylemlerinden dolayı) kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de (ilâhî hakikatlere karşı) perde inmiştir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    6. Şübhesiz ki inkâr edenler yok mu, onları korkutsan da korkutmasan da kendileri için birdir; îmân etmezler.

    7. Allah, onların kalblerine ve kulaklarına (küfürlerindeki inadları yüzünden) mühür vurmuştur. Gözlerinin üzerinde ise bir perde bulunur. Ve onlar için (pek) büyük bir azab vardır.

  11. Hüseyin Atay

    6. Doğrusu, inkarcıları uyarsan da uyarmasan da onlara göre aynıdır, inanmazlar.

    7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır. Artık büyük azap onlaradır.

  12. İhsan Eliaçık

    6. Öte yandan kâfirlik edenleri uyarsanda uyarmasan da fark etmez; inanmazlar.

    7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş; gözlerine de perde çekmiştir. Böylelerini şiddetli bir azap bekliyor!

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    6. Şüphesiz o kimseler ki kâfir olmuşlardır; (inanmadıkları takdirde başlarına gelecek tehlikeyi iyice anlatarak) ve sen onları uyarmış mısın yahut kendilerini uyarmamış mısın, (bir şey değişmez. Zira her iki durum da) onlara göre eşittir; (ne yaparsan yap) iman etmezler. (Bu yüzden üzülmene değmez!)

    7. (Çünkü) Allâh onların kalpleri üzerine de, kulakları üzerine de mühür basmıştır. Gözlerinin üzerinde ise (, hakkı anlamalarına mâni olan) bir nevi (manevi) örtü vardır. (Buna mukabil) onlar için (iki cihanda da, mâhiyetini Allâh-u Te`âlâ’dan başka kimsenin bilemeyeceği) pek büyük de bir azap vardır.

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    6. Şu bir gerçek ki, küfre şartlanmış o kimseleri ha uyarmışsın ha uyarmamışsın, onlar için (ikisi de) bir: iman etmezler.

    7. Allah onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur, gözleri üzerinde de bir tür perde vardr; işte onlardır korkunç bir azab hak edenler.

  15. Mehmet Akif Ersoy

    6. Şu muhakkak ki, küfre sapanlara akıbetlerinin vahim olduğunu söylesen de, söylemesen de kendileri için birdir, imana gelmezler.

    7. Allah bunların kalplerini, kulaklarını mühürlemiş. Gözlerine ise perde inmiş bulunuyor, işte bunlara büyük bir azap var.

  16. Mehmet Okuyan

    6. Şüphesiz ki kâfir olanları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, iman etmezler.

    7. (Bu nedenle) Allah onların kalplerini ve işitme (duyu)larını mühürlemiştir. Gözlerinde de (manevi) perde vardır; onlar için büyük bir azap vardır.

  17. Mustafa İslamoğlu

    6. Şu bir gerçek ki, küfre şartlanmış o kimseleri ha uyarmışsın ha uyarmamışsın, onlar için (ikisi de) bir: iman etmezler.

    7. Allah onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur, gözleri üzerinde de bir tür perde vardr; işte onlardır korkunç bir azab hak edenler.

  18. Mustafa Öztürk

    6. [Ey Peygamber!] Kafırlikte direnenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez. Zira onlar imana gelmezler.

    7. [Kafırlikte direnmeleri sebebiyle] Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine perde çekmiştir. Onların hakkı dehşetli bir azaba mahkum olmaktır.

  19. Ömer Nasuh Bilmen

    6. Muhakkak o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavîdir, onlar imâna gelmezler.

    7. Allah Teâlâ onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap da vardır.

  20. Sadık Türkmen

    6. ŞÜPHESİZ Kİ o kâfirler (gerçekleri anladıkları halde gizleyenler), onları uyarsan da uyarmasan da kabul etmiyorlar.

    7. Allah onların kalplerine (davranışlarından dolayı), mutsuzluk vermiştir. Ve (onlar), kulaklarını gerçeklere karşı kapatıyorlar. Ve gözleri ile de gerçekleri görmek istemiyorlar. Onlar için büyük bir azap vardır.

  21. Süleyman Ateş

    6. İnkâr edenlere gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; inanmazlar.

    7. Allâh, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azâb vardır.

  22. Süleymaniye Vakfı

    6. Kâfirleri/ayetleri görmezlikte direnenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez; inanıp güvenmezler.

    7. (Sanki) Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerinde de perde vardır. Onların hak ettiği büyük bir azaptır.

  23. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    6. İnkarcılara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da fark etmez, (doğruları bildikleri halde inanmamaya kararlı oldukları için) onlar iman etmezler.

    7. Sanki Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine de bir perde çekmiştir(de inat ediyorlar). Büyük azap işte onlaradır .

  24. Yaşar Nuri Öztürk

    6. Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.

    7. Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır. Onların kafa gözleri üstünde de bir perde vardır.Onlar için korkunç bir azap öngörülmüştür.