Ayetler

Enam 125. Ayetteki Tercüme Hatası

Altta Diyanet'in mealiyle Süleymaniye Vakfının meali peş peşe yazdım, bazı ifadeleri renkli belirttim. Her iki mealde de aynı renkler aynı ifadeleri gösterir. Diyanet ve pek çok mealde renkli belirttiğim ifadeler yanlış tercüme ediliyor. Süleymaniye Vakfı'nın meali doğrudur. Renkli ifadeleri kıyas yapabilesin diye iki meali peş peşe ekledim.

Diyanet İşleri Meali

ENAM SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbine darlık ve sıkıntı verir. Allah inanmayanları işte böyle cezalandırır.

Süleymaniye Vakfı Meali

ENAM SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

125. Allah, (doğru davranışlarından dolayı) yola geldiğini onaylamak istediği kişinin[1*] gönlünü İslam’a açar. (Yanlış davranışlarından dolayı) Yoldan saptığını onaylamak istediği kişinin ise içinde sanki yükseklere çıkıyormuş gibi bunalma ve sıkıntı oluşturur[2*]. Allah, kendisine inanıp güvenmeyenlerin üstünde pisliği işte böyle oluşturur[3*].

[1*] Allah’ın iki türlü iradesi vardır; biri isteğini, diğeri kararını gösterir. O, her insanın yola gelmesini ve yanlışlardan dönmesini ister (Nisa 4/26-27). İstek anlamındaki bu iradesi yerine gelmeyebilir. Allah bütün insanların tövbe etmesini de ister ama etmezler. Allah’ın karar anlamındaki iradesi kesin olarak yerine gelir ve verdiği "ol" emriyle birlikte o şey oluşmaya başlar (Bakara 2/117, Yasin 36/82). İnsanın, karar anlamındaki iradesi, ancak gereğini yapmasıyla meydana gelebilir (Necm 53/39). Çaba gösterilen şeyin oluşması da Allah'ın gerekli şartları yaratmasına bağlıdır. Kul kâsib yani çalışan, Allah da hâlik yani yaratandır (Teğabun 64/11,Tekvir 81/29).

[2*] Sapmakta olan kişiyi Allah çeşitli yollarla uyarır. İçinin bu şekilde daralması ondandır (Tevbe 9/115, Şems 91/8-10).

[3*] Yunus 10/100.

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Dikkat :Bazı meallerde Allah’ın hidayet ettiği, doğru yolu gösterdiği kişi doğru yola ulaşmıştır, yazıyor. Bu ifade doğru görünüyor ama eksik çünkü Allah'ın hidayet etmeyi istemesi insanları hidayete erdirmez. Şae kelimesinin anlamı istemek, dilemek değildir. Diyelim Allah birine hidayet etmeyi istedi, yol da gösterdi ama kişi hidayeti kabul etmemiş, görmezden gelmiş olabilir. Hidayete ermek Allah'ın onayına bağlıdır. Kim Allah'ın hidayetini kabul eder, doğru yola girerse, Allah onların doğru yolda olduğunu onaylar, insan ondan sonra hidayete ermiş olur. O yüzden Allah’ın hidayet ettiği kişi doğru yola ulaşmıştır mealleri tam doğru değildir.

  1. Ali Akın

    125. İşte Allah, (aklını ve hür iradesini doğru kullananlardan) kimi hidâyete erdirmeyi dileyeck olursa, onun göğsünü (kalbini) İslam’a açar; kimi de (aklını ve hür iradesini doğru kullanmadığı için) saptırmayı dileyecek olursa, (imana çağırıldığında) onun göğsünü, sanki göğe yükselmeye çalışıyormuş (hiç yapamayacağı pek zor bir işle karşı karşıya imiş) gibi iyice daraltır. Allah, iman etmeyenler üzerine işte böyle pislik (azap, perişanlık) yağdırır (şeytanı onlara musallat eder).

  2. Bayraktar Bayraklı

    125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse, onun kalbini İslâm`a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah, inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.

  3. Diyanet İşleri

    125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbine darlık ve sıkıntı verir. Allah inanmayanları işte böyle cezalandırır.

  4. Diyanet Vakfı

    125. Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.

  5. Edip Yüksel

    125. ALLAH kimi doğru yola ulaştırmak dilerse onun gönlünü barış içinde teslim olmaya (İslam) açar. Kimi de saptırmak dilerse göğsünü, göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. ALLAH onaylamayanları işte böyle kötü duruma sokar.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    125. Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, sanki göğe yükseliyormuş gibi, göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır.

  7. Hakkı Yılmaz

    125. Ve sonra, Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, İslâm için onun göğsünü açar. Kimi de saptırmak isterse göğsünü öyle sıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. İşte böyle, Allah, pisliği [zarar, azap veren şeyleri] iman etmeyenlerin üzerine bırakır/atar.

  8. Hasan Basri Çantay

    125. Allah kime doğru yolu gösterir, îmana muvaffak ederse onun göksünü islâm için açar (genişletir). Kimi de sapıklıkda bırakmak dilerse onun da kalbini son derece daraltır, sıkar. O, (İslâmı kabul hususunda) gûyâ zorla göğe çıkacakmış gibi (kendinde bir imkânsızlık ve) zahmet (görür). Allah îman etmeyeceklerin üstüne işte böyle murdarlık çökertir.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    125. Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de (niyet ve ameline göre) sapıklıkta bırakmak isterse, (İslâm’ı kabule karşı) sanki göğe çıkıyormuş gibi onun göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Böylece Allah, iman etmeyenlere bir azap/bir rüsvalık verir.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    125. Artık kim ki, Allah onu (hikmetine binâen, kendi lütfundan) hidâyete erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm`a açar. Ve kim ki, (küfründeki inâdı sebebiyle, Allah) onu dalâlete atmak isterse, sanki göğe tırmanıyormuş gibi göğsünü iyice daralmış sıkıntılı hâle sokar. Allah, îmân etmeyenlerin üzerinde böyle kötülük (rezillik ve azab) bırakır.

  11. Hüseyin Atay

    125. Allah, kime doğru yolu göstermek isterse, onun gönlünü barışseverliğe açar. Kimi de şaşırtmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi onun gönlünü dar ve sıkıntılı yapar. İşte Allah, inanmayanlara böylece pis bir hastalık verir.

  12. İhsan Eliaçık

    125. Allah, herkimi doğru yolda yürütmek isterse, onun gönlünü İslam'a açar. Her kimi de saptırmak isterse, onun kalbini daraltır. Öyle sıkıştırır ki, sanırsın öfkesinden göğe tırmanacak. Allah, imana gelmeyenleri berbat bir halde hep böyle bırakır

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    125. Her kim ki Allâh onu (dosdoğru yola) hidâyet etmeyi dilemektedir, işte O onun göğsünü İslâm için şerh eder(ek, onu hakkı kolaylıkla kabul eder bir hale getirir ve buna engel olacak huylarını giderir, ayrıca kalbini genişletir ve nura ğarkeder). Ama her kimki, O onu saptırmayı dilemektedir, işte onun göğsünü de sıkıntılı ve (içerisine iman nuru girmeyecek şekilde) dapdar yapar ki, (bu nedenle o, İslâm’a çağrıldığında) sanki kendisi zorla göğe çıkmaktadır. İşte Allâh (bu kişilerin kalbini haktan uzaklaştırdığı gibi,) inanmamakta (ısrarcı) olan kimseler üzerine murdarlığı(; dünyada lâneti, âhirette ise azâbı) böylece yerleştirir.

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    125. Allah her kimi doğruya erdirmek isterse onun göğsünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.

  15. Mehmet Akif Ersoy

    125. Allah kimi yola getirmek isterse imanın girmesi için kalbini açar, kimi yolundan çıkarmak isterse onun da kalbini öyle dar, öyle kasvetli bir hale koyar ki iman teklifinden göklere çıkacakmış gibi bunalır. İşte tevfîkinden mahrumiyeti (azabı) iman etmeyen kimselere Allah böyle verir.

  16. Mehmet Okuyan

    125. Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse onun göğsünü İslam’a açar. Kimi de saptırmak isterse (sapkınlıkta bıraktığı o kişinin) göğsünü sanki göğe çıkıyormuş gibi iyice daraltıp sıkıştırır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle pislik verir.

  17. Mustafa İslamoğlu b

    125. Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, onun kalbini teslimiyet için genişletir; kimin de sapmasına izin verirse, onun kalbini de adeta göğe tırmanıyormuş gibi daraltıp sıkıştırır: İşte böylece Allah, inanmamakta direnen kimseleri dehşet bir ıstıraba sürükler.

  18. Mustafa Öztürk

    125. Allah, doğru yola eriştirmek istediği kimsenin kalbini/gönül kapısını İslam'a açar. Dalalette bırakmak istediği kimsenin kalbine ise çok yüksek bir yere tırmanma esnasında hissedilen nefes darlığı gibi bir darlık ve sıkıntı verir. İşte Allah imana gelmeyenleri dünyada böyle sıkıntılarla boğuşmaya, ahirette ise azaba mahkum eder.

  19. Ömer Nasuh Bilmen

    125. İmdi Allah Teâlâ her kime hidâyet etmek isterse onun göğsünü İslâm için genişletir. Ve her kimi dalâlete düşürmek dilerse onun göğsünü daraltır, sıkışmış bir hale getirir, sanki zorla göğe yükselecek imiş gibi (bulunur). İşte Allah Teâlâ imân etmeyenlerin üzerine böylece pisliği (havale) kılar.

  20. Sadık Türkmen

    125. Allah kim doğru yola gitmek/gelmek isterse; onun gönlünü Müslümanlığa/İslam’a/teslimiyete açar. Kim de sapıklığı dilerse/isterse/tercih ederse, onun gönlünü tıkanık, dar kılar; sanki gökyüzüne yükseliyormuş gibi!.. Allah işte böylece, gerçeklere inanmayan kimselerin üzerine pisliği çökertir!

  21. Süleyman Ateş

    125. Allâh kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslâm’a açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, (o kimse) göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık yapar. Allâh, inanmayanların üstüne işte böyle pislik (sıkıntı) çökertir.

  22. Süleymaniye Vakfı

    125. Allah, (doğru davranışlarından dolayı) yola geldiğini onaylamak istediği kişinin gönlünü İslam’a açar. (Yanlış davranışlarından dolayı) Yoldan saptığını onaylamak istediği kişinin ise içinde sanki yükseklere çıkıyormuş gibi bunalma ve sıkıntı oluşturur. Allah, kendisine inanıp güvenmeyenlerin üstünde pisliği işte böyle oluşturur.

  23. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    125. (İman eden kimse için) Allah onun imanda sebat etmesini istediği zaman, onun göğsünü İslam’a açar. (İnkârda inat edene gelince) Kim de delaleti isterse onun göğsünü göğe çıkıyormuş gibi daraltır. Allah (gereği gibi) iman etmiyenleri iğrençlik içinde bırakır

  24. Yaşar Nuri Öztürk

    125. Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam’a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.