Altta Diyanet'in mealiyle Süleymaniye Vakfının meali peş peşe yazdım, bazı kelimeleri renkli belirttim. Her iki mealde de aynı renkler aynı kelimeleri gösterir. Diyanet ve pek çok mealde renkli belirttiğim kelimeler yanlış tercüme ediliyor. Süleymaniye Vakfı'nın meali doğrudur. Renkli kelimeleri kıyas yapabilesin diye iki meali peş peşe ekledim. Bu sadece Diyanet'e has bir durum değil. Yanlış tercümelerden dolayı şirki tanıyamıyoruz, kimse bu ayetleri üstüne alınmıyor. Alt tarafa bu kelimelerin ne anlama geldiğini yazacağım.
Diyanet İşleri Meali
MAİDE SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
76. De ki: Allah’ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah’tır
Süleymaniye Vakfı Meali
MAİDE SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
76. De ki "Size zarar veya fayda verme yetkisi olmayan birini Allah ile kendi aranıza koyup ona kulluk mu ediyorsunuz?" Allah, her şeyi dinleyen ve bilendir.
Bütün şirki anlatan ayetleri renkle belirttiğim "Allah'ı bırakıp", "Allah’tan başkasına tapma" ya da "Allah’a denk tanrılar oluşturma" gibi -okuyanın hiç bir şey anlamayacağı şekilde- çeviriyorlar. Ayetleri böyle çevirince önce Müslümanlar sonra diğer insanlar "bu ayet bana hitap etmiyor, ben Allah'tan başka tanrılara tapmıyorum" diyor ve ayeti üstüne alınmıyor. Ayetlerde katledilen ifadelerden birisi üstteki ayette de "Allah’ı bırakıp" diye çevrilen (مِنْ دُونِ اللَّهِ ) Min Dûnillâh İfadesi. Her sayfaya aynı şeyleri yazmamak için buna kısa bir açıklama yapıp ayrıntı için Ahkaf Suresi 4-5-6. ayetlerinin sayfasını link vereceğim. Min Dûnillâh, Allah ile kulun arasına yaşayan veya ölmüş bir insanın, meleklerin, ruhların vs alınması demek. Doğrudan Allah'tan istemiyor da rütbesi yüksek olduğuna inandığı bir evliyayı yardıma çağırarak istiyor. Askeriyedeki ast üst ilişkisine benzetebiliriz. Allah'ın astından, yani Allah'ın altında ama kendisinden üstün olduğuna inandığı birini/birine çağrıda bulunmak, yardım istemek demek.
Ayetteki ikinci hata renkle belirttiğim "şeyler" diye çevirdikleri kelime "kimseler" "birileri" gibi akıllı varlıkları gösterecek şekilde yazılmalı. Bu ayetler Hristiyanların Hz İsa'yı (a.s) tanrı kabul ettikleri için indi. Taştan ağaçtan putlar kast edilmiyor.
Üçüncü hata renkle belirttiğim "tapma" kelimesi. Bu kelime Abd kökünden gelir, "kulluk etmek" anlamındadır. Tapma diye çevirince şirke giren ama farkında olmayan insanlar bu ayetlerde kendisini göremez.
Hiç kimse Allah'ı bırakıp da başkasını tanrı edinmez. Hiç kimse Allah ikidir demez. Hiç kimse Allah'tan başka yaratıcı var demez. Şirk olan şey kulların Allah ile aralarına ya bir hocayı ya kendi nefsini ya ölmüş bir evliyayı almasıdır. Bazıları ayetleri bırakır hoca/şeyh/efendisinin sözlerini esas alır. Bazıları doğrudan Allah'a dua etmek yerine ölmüş bir evliyayı Allah ile arasına alır, ondan yardım ister. Bazıları da kendi nefislerini Allah'tan önce tutar, doğru yanlış bakmadan her istediğini yapar. Bunların hepsi ayette geçen Min Dûnillâh lafzının örneğidir.
Şirk ayetlerinin nasıl katledildiğini, Ahkaf Suresi 4-5-6. ayetlerini ne hale getirdiklerini yazdığım bu sayfadan okumalısın. Ahkaf Suresi 4-5-6. Ayetlerin Katledilmesi
Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim. Ayette yukarıda yanlış tercüme edildiğini söylediğim kelimeler doğru tercüme edilmişse yeşil alt çizgi ile belirttim.
Ali Akın
76. Ey Muhammedi De ki: “Allah’tan başka, size ne bir zarar, ne de bir yarar sağlayamayan nesnelere de mi tapıyorsunuz? Oysaki Allah yegâne Semidir (her şeyi pekiyi işitendir), Alim’dir (her şeyi pekiyi bilendir).
Bayraktar Bayraklı
76. Allah`ı bırakıp size zarar ve yarar vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir; bilendir.
Diyanet İşleri
76. De ki: "Allah’ı bırakıp da size zarar da veremeyen yarar da sağlayamayan varlıklara mı kulluk ediyorsunuz! Allah her şeyi işitmekte ve bilmektedir."
Diyanet Vakfı
76. De ki: Allah’ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah’tır
Edip Yüksel
76. De, "ALLAH’tan başka, size zarar ve yarar veremeyenlere mi hizmet ediyorsunuz? ALLAH İşitir, Bilir."
Elmalılı Hamdi Yazır
76. De ki: «Allah’ı bırakıp da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir, bilendir».
Hakkı Yılmaz (Kısmen Doğru)
76. De ki: “Allah’ın astlarından sizin için zarar vermeye ve yarar sağlamaya gücü yetmeyen şeylere mi kulluk ediyorsunuz? Oysa Allah, çok iyi işitendir, çok iyi bilendir.”
Hasan Basri Çantay
76. De ki: «Allâhı bırakıp da size ne bir zarar, ne de bir fâide yapmıya gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Halbuki (her şey’i) işiden, (her şey’i) bilen Allahın kendisidir».
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
76. De ki: “Allah’ı bırakıp da size ne bir fayda, ne de bir zarar vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz?” Allah, (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir.
Hayrat Vakfı Meali
76. De ki: `Allah`ı bırakıp, sizin için ne bir zarar ne de bir faydaya mâlik olmayan şeylere mi tapıyorsunuz?` Hâlbuki, Semî` (hakkıyla işiten), Alîm (herşeyi bilen) ancak Allah`dır.
Hüseyin Atay
76. De ki: "Allah'tan başka size zarar da, fayda da veremeyecek birine mi tapacaksınız? Allah, hem işitir, hem bilir."
İhsan Eliaçık
76. Söyle onlara: "Siz Allah'ı bırakıp da, size kendiliklerinden ne zarar, ne de fayda verme gücü bulunmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa her şeyi işiten ve bilen yalnızca Allah'tır."
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
76. (Habîbim!) De ki: “Siz Allâh’ı bırakıp da sizin için ne herhangi bir zarar(ı savuşturmay) a, ne de herhangi bir fayda (sağlama)ya gücü yetmeyen (Îsâ ve annesi gibi âciz) şeylere mi tapıyorsunuz? Hâlbuki (bütün sözleri hakkıyla duyan bir) Semî` ve (tüm inançları tam manasıyla bilerek, iyiye iyi, kötüye kötü karşılık verecek bir Alîm (olan) yalnızca O Allâh’tır.”
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
76. (Ey Muhammed!) De ki: "Allah'ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."
Mehmet Akif Ersoy
76. Onlara de ki: "Allah'ı bırakırsınız da sizlere ne hiçbir ziyanı, ne hiçbir faidesi dokunamayacaklara mı tapıyorsunuz?! Allah'a gelince işiten, bilen ancak O.
Mehmet Okuyan
76. De ki: “Allah’ın peşi sıra sizin için yarar ve zarara gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz!” Allah -evet yalnızca O- duyandır, bilendir.
Mustafa İslamoğlu
76. De ki: "Allah dışında, size hiçbir zarar veremeyen ve yarar sağlamayan kimselere de mi tapıyorsunuz? Oysa yalnız Allah`tır her şeyi bütünüyle işiten, her şeyi tamamıyla bilen."
Mustafa Öztürk
76. [Ey Peygamber!] De ki onlara: "Demek siz hala Allah'ı bırakıp ne başınıza gelecek bir zararı engelleyebilecek ne de bir fayda temin edebilecek bir ölümlü varlığa [ölmüş gitmiş İsa'ya] tanrılık yakıştırıyorsunuz. Allah [tövbe ettiğiniz taktirde] işitir ve bilir.
Ömer Nasuh Bilmen
76. De ki: «Allah Teâlâ’dan başkasına mı, sizin için zarara da, faideye de mâlik olmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Halbuki, (her şeyi bihakkın) işitici ve bilici olan ancak Allah Teâlâ’dır.»
Sadık Türkmen
76. (Ey Muhammed!) De ki: "Allah’ı bırakıp da sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."
Süleyman Ateş
76. De ki: "Allâh’ı bırakıp size ne zarar, ne de yarar vermeğe gücü yetmeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allâh, işiten, bilendir (O’na tapmanız gerekmez mi?)."
Süleymaniye Vakfı
76. De ki "Size zarar veya fayda verme yetkisi olmayan birini Allah ile kendi aranıza koyup ona kulluk mu ediyorsunuz?" Allah, her şeyi dinleyen ve bilendir.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
76. De ki: Size zarar ve faydası olmayacak (ölmüş) birini Allah ile kendi aranıza koyup ona kulluk mu ediyorsunuz? Allah (her şeyi) hakkıyla işitendir, (her şeyi) hakkıyla bilendir.
Yaşar Nuri Öztürk
76. Söyle onlara: "Allah’ın yanında bir de, size zarar yahut yarar sağlama gücü olmayan şeylere mi kölelik/kulluk ediyorsunuz? Allah, en iyi duyan, en iyi bilenin ta kendisidir."