Ayetler

Münafikun 3. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet İşleri Meali

MÜNAFİKUN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

1. (Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, “Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz” derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.

2. Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah’ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!

3. Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.

Allah kimsenin kalbini mühürlemez ama hem kafirler hem münafıklar inanmamakta çok kararlı oldukları için, Allah onların bu tavrını kalplerinde yeni bir yapı şeklinde oluşturur. Burada sorumlular tamamen insanlardır. "Allah onların kalbini mühürledi" demek ayrı bir şeydir. "Allah onların tavırlarını kalplerinde yeni bir yapı şeklinde oluşturdu" demek ayrı bir şeydir. Nisa 88. ayette Allah münafıkların tavırlarından dolayı onları tersine çevirdiğini söylüyor, Elinizde ne var ki (Mekke’deki) ikiyüzlüler (münafıklar) hakkında ikiye bölünüyorsunuz? Allah onları, yaptıklarından dolayı tersine çevirmiştir. Allah'ın sapık saydığını siz mi yola gelmiş sayacaksınız? Allah'ın sapık saydığını iyi göstermenin bir yolunu bulamazsın. Bu münafıklar Bedir ordusunda yer almış Müslümanlar için de “bunları dinleri aldatmış!’ diyorlardı. (Enfal 8/49) Bu insanlar bırak inanmayı Müslümanların aldatıldığını düşünüyordu. Allah da onların bu tavrını kalplerine yansıttı.

Âyette dileme diye çevrilen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Ayetin doğru tercümesi şöyle;

Süleymaniye Vakfı Meali

MÜNAFİKUN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

1. Münafıklar (iki yüzlüler) sana geldiklerinde derler ki "Biz şahidiz; gerçekten sen Allah'ın elçisisin." Allah, elbette senin kendisinin elçisi olduğunu biliyor ama Allah şahit, münafıklar kesinlikle yalancıdırlar.

2. Bu gibi sözleri[1*] kalkan edinip Allah’ın yolundan çekilirler. Yapıp durdukları şey ne kötüdür!

[1*] Müslüman olduklarını göstermek için söyledikleri sözleridir. Burada "Biz şahidiz; sen gerçekten Allah'ın elçisisin" sözünü söylemişlerdir. Bunlara yemin denmiştir. Çünkü yemin, bir şeyi güçlendirmek için söylenir. Burada güçlendirdikleri, kendilerinin müslüman olduklarına inandırmak için söyledikleri sözlerdir.

3. Kötü olan, önce inanmaları sonra ayetleri görmezlikten gelmeleridir. Ardından kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluşturulur; artık (ne hale geldiklerini) anlamazlar.

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    3. İşte bu (nifakları, yalanları), şundandır ki, gerçekten onlar, önce iman ettiler, sonra kâfir oldular. Böylece kalpleri (sanki) mühürlenmiştir; artık onlar anlamazlar.

  2. Bayraktar Bayraklı

    3. “İnanırlar, sonra inkâr ederler; bu yüzden kalplerinin üzeri mühürlenir, artık onlar anlamazlar.”

  3. Diyanet İşleri

    3. Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.

  4. Diyanet Vakfı

    3. Bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç anlamazlar.

  5. Edip Yüksel

    3. Çünkü onlar gerçeği onayladıktan sonra inkâr ettiler; bu yüzden kalpleri mühürlendi; onlar anlamazlar

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    3. Bunun sebebi şudur: Onlar inandılar, sonra inkar ettiler, bu yüzden kalblerinin üzeri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.

  7. Hakkı Yılmaz

    3. Bu, onların iman etmeleri, sonra iman etmemeleri nedeniyledir. Böylece kalplerinin üzerine damga vurulmuştur, artık onlar iyice kavrayamazlar.

  8. Hasan Basri Çantay

    3. Bu (kötü amelleri şundandır:) Çünkü onlar (zaahiren) îman etdiler. (Fakat) sonra (kalbleriyle) kâfir oldular. Bu yüzden kalblerinin üstüne (küfür) mühr (ü) basıldı. Onun için onlar (îmanın hakıykatını) anlamazlar.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    3. Bu, onların (dilleriyle) iman edip sonra (kalpleriyle) inkâr etmelerindendir. Bu yüzden kalplerinin üzerine mühür vuruldu. Artık onlar (gerçeği) anlamazlar.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    3. Bu, şübhesiz onların îmân edip sonra inkâr etmeleri yüzündendir; bunun üzerine kalbleri mühürlenmiştir; artık onlar (hakkı) anlamazlar.

  11. Hüseyin Atay

    3. Bu, önce inanıp sonra inkâr etmiş olmalarındandır. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir, artık anlamazlar.

  12. İhsan Eliaçık

    3. Çok çirkin, çünkü onlar önce iman ettiler sonra küfre kaydılar. Kalpleri mühürlendi onların. Artık sözün maksadını kavrayamazlar

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    3. İşte (onların) bu (şekilde yalan yeminlere sığınarak münafıklıklarını sürdürmeleri) şu se beple dir ki; gerçekten onlar (kelime-i şe hâdet okuyarak) iman etmiş (görüntüsü vermiş)ler, sonra (: “Muham med’in dedikleri haksa, biz eşekten beteriz!” gibi laflar konuştukları fark edilince bu) inkâr(larından herkesi haberdâr) etmişlerdir. Bu nedenle de kalpleri üzerine mühür vurulmuştur! Artık onlar (ölünceye kadar gerçek iman hakkında) ince anlayışa sahip olamazlar!

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    3. Bu, onların önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.

  15. Mehmet Okuyan

    3. Bunun sebebi, onların önce iman et(tiğini söyley)ip sonra inkâr etmeleridir. (Bu yüzden) kalpleri mühürlenmiştir. Artık (gerçeği) anlayamazlar.

  16. Mustafa İslamoğlu

    3. Bunun nedeni, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleridir; sonunda kalplerine mühür vurulmuştur: artık onlar (imanın hakikatini) kavrayamazlar.

  17. Mustafa Öztürk

    3. Dahası onlar iman ettiklerini söylüyorlar, ama davranışlarıyla içlerindeki kafirliği ortaya koyuyorlar. İşte bu iki yüzlülüklerinden dolayı onların kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hak ve hakikati anlayıp kavrayamazlar.

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    3. O, şunun içindir ki, şüphe yok onlar (zahiren) imân ettiler, sonra kâfir oldular, imdi kalblerinin üzeri mühürlendi, artık onlar anlayamazlar.

  19. Sadık Türkmen

    3. Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri, bu yüzden de kalplerinin mutsuzlaşması sebebiyledir. Artık onlar kavramak istemiyorlar.

  20. Süleyman Ateş

    3. Çünkü onlar önce inandıklarını iddia ettiler, sonra inkâra gittiler. Bu sebeple kalpleri mühürlendi. Artık onlar hakkı anlamazlar.

  21. Süleymaniye Vakfı

    3. Kötü olan, önce inanmaları sonra ayetleri görmezlikten gelmeleridir. Ardından kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluşturulur; artık (ne hale geldiklerini) anlamazlar.

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    3. Çünkü onlar önce inandıklarını iddia ettiler, sonra inkâra gittiler. Sanki kalplerini mühürlemişiz de derinden düşünmez oldular.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    3. Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar.