Ayetler

Şura 13. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet İşleri Meali

ŞURA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

13. “Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.

İnsanlar elde etmek istedikleri her şey için çaba göstermek zorunda olduğunu gayet iyi bilir. Buna iman da dahildir. Bir insan iman etmek istiyorsa bu uğurda üzerine düşenleri yapmak zorundadır. Mesela düzgün tercüme edilmiş bir meal okumak, anlamaya çalışmak gibi. Tercüme hatalarını düşünmezsek, düzgün tercüme edilmiş bir meal okuyan herkes bu Kitap'ın Allah'tan geldiğini anlar. Zaten Allah insanı bu fıtrat üzere yaratmıştır. Bundan sonra Allah iman edip, ibadetlere başlayanların imanlarını onaylar, daha da fazla hidayet verir ve Kendi yoluna seçer. Tam tersi davrananları sapık sayar.

Âyette dileme diye çevrilen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Ayetin doğru tercümesi şöyle;

Süleymaniye Vakfı Meali

ŞURA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

13. Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin şeriatı /kanunu yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve dinde ayrılığa düşmeyin!” Kendilerine yaptığın çağrı, müşriklere ne kadar ağır geldi! Allah tercih ettiğini kendisine (elçi) seçer, kendisine yöneleni bu dine kabul eder.

Şâe شاء Fiiliyle İlgili Ayrıntılı Açıklama

شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili

شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    13. Allah, dinden (din olarak) Nuh’a tav- siye ettiğini (emrettiğini), sana da vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya da tavsiye ettiğimizi sizin için de din kılmıştır ki, o da şudur: “Bu dini (inançta Tevhidi ve hükümlerde adaleti) doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Kendilerini davet ettiğin (Tevhid), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, dilediğini (aklını ve iradesini doğru kullananı) bunun (Tevhid dini) için seçer ve yalnız Kendisine yönelenleri hidâyete erdirir.

  2. Bayraktar Bayraklı

    13. Allah Nûh`a, sana, İbrâhim`e, Mûsâ`ya ve İsâ`ya, “Dine dosdoğru uyunuz, dinde ayrılığa düşmeyiniz” diye vasiyet ettiğimiz dini size yasallaştırdı. Senin kendilerini çağırdığın bu esas, müşriklere ağır geldi. Allah dileyenleri kendine seçer, kendisine yönelenleri de doğru yola iletir.

  3. Diyanet İşleri

    13. “Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.

  4. Diyanet Vakfı

    13. «Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin» diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.

  5. Edip Yüksel

    13. Daha önce Nuh’a buyrulan dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya da öğütledik: "Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    13. Allah dinden Nuh’a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.

  7. Hakkı Yılmaz

    13. Allah, dinden Nuh’a yükümlülük olarak ulaştırdığı şeyi, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Mûsâ’ya ve İsa’ya yükümlülük olarak ulaştırdığımız şeyi yaşam yolu yaptı: “Dini hayata geçirin, ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin.” Senin kendilerini davet ettiğin şey, ortak koşan kimselere ağır geldi. Allah, dilediğini kendine seçer ve kalpten yöneleni de o davet edilene kılavuzlar.

  8. Hasan Basri Çantay

    13. O, «Dîni doğru tutun, onda tefrikaya düşmeyin» diye (asl-ı) dînden hem Nuuha tavsiye etdiğini, hem sana vahyeylediğimizi, hem İbrâhîme, Musâye ve îsâye tavsiye etdiğimizi sizin için de şerîat yapdı. Senin kendilerini da’vet etmekde olduğun (bu) şey müşriklerin üzerinde büyüdü (ağır geldi.) Allah kimi dilerse buna onu seçib çeker, (ancak kendisine itâatla) dönmekde olanları buna muvaffak eder.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    13. (Allah) Nuh’a dinden buyurduğu şeyleri, size (de aynen) şeriat (din ve umûmî kanun) yaptı.[3] Gerek sana vahyettiğimiz, gerek İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimiz şey: Dini dosdoğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemenizdir.[4] Fakat müşrikleri davet ettiğin şey (yani tevhid), onlara ağır geldi. Allah (niyet ve amellerine göre) dilediğini bu (tevhid dini)ne seçer ve (kendisine itaatle) yöneleni de buna eriştirir.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    13. (O Allah ki;) `Dîni ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!` diye Nûh`a kendisiyle tavsiye etmiş olduğunu, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm`e, Mûsâ`ya ve Îsâ`ya kendisiyle tavsiye etmiş olduğumuzu, size dinden şeriat kıldı. Onları kendisine da`vet etmekte olduğun (bu din), müşrikler(in gözlerin)e büyüdü (kendilerine ağır geldi). Allah, dilediği kimseyi ona (o dîne)seçer; (kendisine) yönelen kimseyi de ona hidâyet eder.

  11. Hüseyin Atay

    13. Dinden, Nuh'a önerdiğini, şana bildirdiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi size kanun yaptı: "Dini doğru tutun, onda ayrılığa düşmeyin." Ortak koşanları çağırdığın şey, onlara ağır gelmektedir. Allah dileyeni kendine seçer, kendisine yönelene doğru yol gösterir.

  12. İhsan Eliaçık

    13. O, size dinde2 Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim, Musa ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi hayat veren yol yaptı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Bu davet etti­ğin iş ortak koşanlara ağır geldi. Allah, bu hayat veren yola lâyık gördüğünü seçecek ve kendine yönelenleri doğru yolda yürütecektir.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    13. “(İslam’ı yaşayıp yaşatarak ve en ufak bir yan lışlığın bile kendisine yol bulmasına müsaade etmeyerek) o dîni ayakta tutun ve (kimine inanıp kimini reddederek ve kiminiz iman edip kiminiz inkâr ederek) onda ayrılığa düşmeyin!” diye kendisiyle Nûh’a vasiyette bulunmuş olduğu şeyi de, sana vahyetmişolduğumuz o şeyi de, İbrâhîm’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya kendisini kuvvetlice emretmiş olduğumuz şeyi de din olarak sizin için O (Rabbiniz) meşrû kılmıştır. (Habîbim!) Senin onları kendisine çağırmakta bulunduğun o (gerçekçi ve çok kolay bir) şey (olan İslâm’ı yaşamak), müşrikler üzerine pek büyük (ve kabulü çok zor gelen bir şey) olmuştur. Ama (yine de onların bu durumuna üzüntünden dolayı kendini helâk etme ve onların imanından büsbütün ümidini kesme, zira bugün en azılı müşriklerden görünse de, önünde sonunda) Allâh (hidâyeti seçeceğini bildiği için, hak dine muvaffak kılmayı) dilediği kişiyi Kendisine (ve rızasına ulaştıran doğru yola) seçer, (Zât’ına ibadete) yönelmekte olan kimseyi de Kendisine (manen yakınlaştıracak özel bir feyze irşâd ve) hidâyet eder.

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    13. "Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslam dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.

  15. Mehmet Okuyan

    13. “Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi (Allah) size de din kıldı. (Fakat) kendilerini çağırdığın bu (din) ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini (layık olanı) kendisine (peygamber olarak) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola ulaştırır.

  16. Mustafa İslamoğlu

    13. O, dinin (esasa ilişkin) kısmından[4313] Nûh’a bildirdiğini -ki o sana vahyettiğimiz, dahası İbrahim, Musa ve İsa’ya da bildirdiğimizdir- size de yol kıldı ki, dini çığırından çıkarmayın ve bu konuda tefrikaya düşmeyin! Şirk koşanlara ağır gelen, işte onları kendisine çağırdığın bu ilkedir: Allah tercih ettiğini seçip kendisine yaklaştırır, kendisine yöneleni de doğru yola yöneltir.

  17. Mustafa Öztürk

    13. Allah geçmişte Nuh'a emrettiği, şimdi sana vahyettiğimiz ve yine geçmişte İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya emrettiğimiz tevhid dinini sizin için de din kıldı. Bu dinin gereklerini tam anlamıyla yerine getirin; din konusunda ihtilafa düşmeyin. [Ey Peygamber!) Senin tebliğ ettiğin bu tevhid dini müşriklere çok ağır geldi. Oysa Allah dilediği/layık gördüğü kimseleri bu dine mazhar kılar ve kendisine yönelenleri doğru yola iletir.

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    13. Sizin için dinden meşrû kıldı, kendisiyle Nûh’a tavsiye etmiş olduğunu. Ve o şeyi ki, sana vahyettik ve o şeyi ki, onunla İbrahim’e, Mûsa’ya ve İsa’ya vasiyyette bulunduk, dini doğru tutun ve onda tefrikaya düşmeyin(den ibarettir). Müşriklerin üzerine kendisine dâvet ettiğin şey ağır geldi. Allah dilediği kimseyi kendisine intihab eder ve (Hakk’a) dönen kimseyi hidâyete erdirir.

  19. Sadık Türkmen

    13. O; dinden Nuh’a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya önerdiğimiz yolu sizin için de yol kıldı/uygun gördü. Şöyle ki: ‘Dini dosdoğru uygulayarak, ayakta tutun. Onun hakkında bölünüp fırkalara ayrılmayın.’ Ancak, onları çağırdığın konu, müşriklere/ortak koşanlara çok ağır gelmiştir! Allah dilediği kimseyi kendisine (elçi) seçer ve kendisine içten yönelen kimseyi de doğru yola iletir.

  20. Süleyman Ateş

    13. O size, dinden Nûh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya tavsiye ettiğimizi şeri’at (hukuk düzeni) yaptı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat kendilerini çağırdığın (bu) esas, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allâh dilediğini kendisine seçer ve iyi niyyetle yöneleni kendisine iletir.

  21. Süleymaniye Vakfı

    13. Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin şeriatı /kanunu yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve dinde ayrılığa düşmeyin!” Kendilerine yaptığın çağrı, müşriklere ne kadar ağır geldi! Allah tercih ettiğini kendisine (elçi) seçer, kendisine yöneleni bu dine kabul eder.

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    13. Allah Nuh'a emrettiği şeyleri size de (aynı şeyleri) din olarak emretmiştir. Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa' ya da buyurduk ki: "Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin." (Ey muhammed) Kendilerini çağırdığın şey onların gözünde büyümektedir. Halbuki Allah düzenine uygun gördüğünü kendine seçer, kendisine yöneleni de doğru yola yönlendirir.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    13. Sizin için, dinden, Nûh’a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Mûsa’ya ve İsa’ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.