Diyanet Vakfı Meali
ŞURA SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir.
52. İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.
Bu ayetlerde Allah bir insanla ilham yoluyla ya da bir perde arkasından konuşmasını ve peygamberlerine vahiy göndererek konuşmasını görüyoruz. İlham yollu konuşma Şems 8. ayette geçiyor O, kişiye davranışlarındaki yanlışlığı da doğruluğu da ilham eder. Allah herkese iyi ve kötü davranışlarını kalbine doğurur. Herkes iyi veya kötü işler yaptığını Allah'ın ilhamıyla anlar. Perde arkasından konuşma, buna örnek Musa peygamberin Allah'la bir ağaç arkasından konuşması. Ağaç perde görevi görmüştür. Musa oraya varınca (Tûr'daki) vadinin sağ yamacından, o bereketli yerdeki ağaçtan şöyle seslenildi: “Bak Musa! Ben Allah’ım, bütün varlıkların sahibiyim.” (Kasas 30) Vahiy yoluyla konuşma, bu da Allah'ın peygamberlere Cibril aracılığıyla gönderdiği vahiydir. Allah Cibril ile peygamberlerine gerekli gördüğü şeyleri iletir. Sonra peygamberler bunları insanlara anlatınca kimler iman eder, Allah'a yönelirse, Allah o kulları gönderdiği vahiy ile doğru yolda tutar.
Âyette dileme diye çevrilen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Ayetlerin doğru tercümesi şöyle;
Süleymaniye Vakfı Meali
ŞURA SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
51. Allah, bir insanla sadece vahiy (ilham) yoluyla veya perde arkasından konuşur. Ya da bir (meleği) elçi gönderir, o da Allah’ın gerekli gördüğünü Allah’ın izniyle o insana vahyeder. O, pek yüce olan ve daima doğru hükümler verendi
52. İşte sana da bu şekilde (elçi göndererek), kendi işimiz olan ruhu (Kur’an’ı[1*]) vahyettik. Yoksa sen böyle bir Kitab’ı ve böyle bir inancı bilemezdin[2*]. Ama onu bir nur yaptık, kullarımızdan tercih ettiklerimizi onunla yola getiririz. Sen elbette (Kur’an ile) doğru yolu gösterirsin.
[1*]Bu ayetteki Ruh, Allah’ın emirlerini içeren ayetler kümesi yani Kur’an’dır (İsra 17/85).
[2*] Bu ayete ve Ankebut 29/48’e göre Muhammed aleyhisselamın, daha önce, ilahi kitap bilgisi yoktu. Kur’an’a göre böyle bir kişi ümmîdir (Al-i İmran 3/20, 75). Aynı zamanda kitabı olduğu halde onun içeriğinden habersiz olanlar da ümmidir (Bakara 2/78). Arapçada anasından doğduğu gibi kalıp belli bir konuda bir şey öğrenmemiş kişiye de ümmi denir. Mekke, Ümmü’l-Kurâ yani yerleşim yerlerinin anası, merkezidir. Yeryüzünde ilk kamu binası orada yapılmıştır (Al-i İmran 3/96). Arap dilinde, Ümmü’l-Kurâlı yani Mekkeli olanlara da ümmî denir (Müfredat). O, ümmilerin yani Mekkelilerin içinden çıkarılmış bir elçidir (Cum’a 62/2). İsmail aleyhisselamın soyundan olan (Bakara 2/128-129) Muhammed aleyhisselam, Ümmü’l-Kurâ ve çevresini uyarsın diye elçi gönderilmiştir (En’am 6/92, Şûra 42/7). Son nebinin İsmail aleyhisselamın soyundan geleceği ve Mekke’den çıkacağı Tevrat ve İncil’de yazılıdır (Tevrat /Tesniye 18:18,19, Mezmurlar 84:6, 118:22-26; İncil /Matta 21:42-44). Ümmî kavramı, Muhammed (a.s.) ile ilgili olarak iki ayette geçer, ikisinde de muhataplar Yahudi ve Hıristiyanlardır (A’raf 7/157-158). Bu kavram, Mekkelilerle ilgili olarak da geçer (Al-i İmran 3/75). Ehlikitap açısından, nebimizin Mekkeli olması Kur’an’ın Tevrat’ı ve İncil’i tasdik ettiğinin göstergesidir. Kur’an’ın önceki kitapları tasdik etme özelliği olduğu için Muhammed (a.s.), Mekkeli olmasından dolayı ümmîdir. Aksi bir iddia, Kur’an’ın önceki kitapları tasdik etme özelliğine ters düşer.
شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili
شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili
Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.
Ali Akın
51. Allah’ın, (İbrahim’e olduğu gibi rüyada veya ilhâm şeklinde olan) bir çeşit vahiy (kalbe bildirilmesi) yoluyla, yahut (Musa’ya olduğu gibi) perde arkasından (Kendini göstermeden) veyahut (Muhammed’e olduğu gibi) bir elçi (Cebrâil) gönderip de, izniyle dilediğini vahyetmesinden başka bir insanla konuşması olamaz. Çünkü Allah, gerçekten Aliyy’dir ( yüceler yücesidir), Hakim’dir (bütün işleri hikmet üzerine kurandır).
52. Ey Muhammedi İşte Biz, böylece sana da buyruğumuz olan bir ruhu (kalplere hayat veren Kur’an’ı) vahyeyledik (yahut Cebrâil’i vahiy ile gönderdik). Sen bundan önce Kitabın da, Tevhid imanının da ne olduğunu bilmiyordun. Ancak Biz onu (Kitabı, imanı) büyük bir nur kıldık; kullarımızdan dilediğimizi onunla hidâyete erdiriyoruz. Zaten hiç kuşkusuz sen dosdoğru bir yolu gösteriyorsun.
Bayraktar Bayraklı
51. Allah, bir insanla ancak ilham yoluyla, yahut perde arkasından konuşur, yahut izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi/Cebrail gönderir. Allah yücedir; hikmet sahibidir.
52. İşte sana da böyle, emrimizden bir ruh/can vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz Kur`ân`ı, kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen doğru yola götürüyorsun.
Diyanet İşleri
51. Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
52. İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun.
Diyanet Vakfı
51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir. *
52. İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin. *
Edip Yüksel
51. ALLAH bir insanla ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından iletişim kurar yahut bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder. O, Yücedir, Bilgedir.
52. Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir gerçeği onaylama nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.
Elmalılı Hamdi Yazır
51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
52. İşte biz böylece sana da emrimizden Kur’ân’ı vahyettik. Yoksa sen kitap nedir? İman nedir? bilmiyordun. Fakat biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola iletiyoruz. Şüphesiz ki sen de insanları doğru bir yola götürüyorsun.
Hakkı Yılmaz
51. Ve bir beşer için, bir vahiy ile veya perde arkasından yahut bir elçi gönderip de izniyle/ bilgisiyle dilediğini vahyetmesi dışında Allah’ın kendisine söz söylemesi olmaz. Şüphesiz O, çok yüce ve yücelticidir, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/ sağlam yapandır.
52-53. İşte böylece Biz, sana da Kendi emrimizden/Kendi işimizden olan ruhu/ Kur’ân’ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nûr/ışık yaptık. Hiç kuşkusuz sen de dosdoğru bir yola; göklerde ve yerde bulunanlar Kendisi için olan Allah’ın yoluna kılavuzluk etmektesin. Gözünüzü açın, bütün işler yalnız Allah’a döner.
Hasan Basri Çantay
51. (Ya) bir vahy ile, ya bir perde arkasından, yahud bir elçi gönderib de kendi izniyle dileyeceğini vahyetmesi olmadıkça Allahın hiçbir beşere kelâm söylemesi (vaaki) olmamışdır. Şübhesiz ki O, çok yücedir, mutlak bir hukûm ve hikmet saahibidir.
52. İşte biz, sana da (Habîbim) böylece emrimizden bir ruuh vahyetdik. Halbuki (vahiyden evvel) kitâb nedir, îman nedir, sen bilmezdin. Fakat biz onu bir nuur yapdık. Bununla kullarımızdan kimi dilersek ona hidâyet ederiz. Şübhesiz ki sen herhalde doğru bir yolun rehberliğini yapıyorsun.
Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan
51. Allah’ın bir insanla konuşması, (yüz yüze değil) ancak (ya rüyada veya kalbe ilham şeklindeki) bir vahiyle, yahut bir perde arkasından yahut bir elçi (melek) gönderip izniyle dilediğini vahyetmesi ile olur. Şüphesiz O, çok yücedir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir.
52. (Resûlüm!) İşte biz sana böylece, emrimizden bir ruh (yani kalplere can veren Kur’an’ı) vahyettik. Sen (bundan önce) Kitab nedir, iman(ın esasları) nedir bilmezdin. Fakat biz onu (Kitab’ı) bir nur yaptık; kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştiririz. Şüphesiz ki sen de, elbette doğru yolu gösteriyor (rehber oluyor)sun.
Hayrat Vakfı Meali
51. Hem bir insan için, Allah`ın kendisiyle konuşması, ancak vahiy ile veya bir perde arkasından veya bir elçi gönderip de izniyle (ona) dilediğini vahyetmesiyle olur. Şübhesiz ki O, Âliyy (çok yüce)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
52. İşte böylece sana da emrimizden bir ruh (olan Kur`ân`ı) vahyettik. (Sen bundan önce) kitab nedir, îmân nedir bilmezdin; fakat (biz) onu (o Kur`ân`ı) kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle hidâyete erdirdiğimiz bir nûr kıldık. Ve şübhesiz ki sen, elbette dosdoğru bir yola rehberlik ediyorsun.
Hüseyin Atay
51. Allah bir beşerle ancak vahyederek veya perde ar- kasından konuşur veya bir elçi gönderir, bilgisiyle dilediğini vahyeder. Doğrusu, O yücedir, bilgedir.
52-53. İşte böyle, sana da buyruğumuzla vahiy gönderdik; sen önceleri Kitap nedir, inanç nedir bilmezdin! Ancak Biz onu, kullarımızdan dilediğimize kendisiyle doğru yol gösterdiğimiz bir ışık kıldık. Doğrusu, sen de göklerde olanlar ve yerde olanlar kendisinin olan Allah'ın yolu olan, doğru yolu gösterirsin. Dikkat! Bütün işler Allaha ulaşır.
İhsan Eliaçık
51. ALLAH, insanoğluyla ancak vahyederek konuşur veya perde gerisinden veya elçi göndererek konuşur. Allah çok yücedir, çok bilgedir.
52. İşte sana da iş ve oluş deryamızdan hayat veren bir mesaj vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ama Biz, bu hayat veren mesajı ışık saçan bir aydınlık yaptık. Onunla kullarımızdan lâyık gördüğümüzü doğru yolda yürüteceğiz. Sen de işte bu doğruluk ve dürüstlük yolunda yürüyorsun; bundan hiç şüphen olmasın.
Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)
51. Ya (uykuda veya uyanıkken, vasıtasız olarak kalbine bırakılma yoluyla gerçekleşen) bir vahiy ya hut (Zât’ı görülmeyip,) perde arkasından (kelâmı işitilerek,) ya da bir rasûl gönderip, Kendi izniyle dilediğini (ona) vahyetmesi dışında hiçbir beşer için, Allâh’ın kendisiyle konuşması olmamıştır. Şüphesiz ki O, (Zât’ı hakkında da, sıfatları husu sunda da yaratıklara benzemekten son derece yüce olan bir) Aliyy’dir, (her işi hikmeti gereği yerli yerin de yapan bir) Hakîm’dir. (Buna binaen bazen vası talı, bazen de vasıtasız olarak, ya ayânen veya perde arkasından, dilediği peygamberiyle mükâleme buyurmuştur.)
52. İşte böylece Biz sana emrimizden kaynaklanan/emrimizden (ve nehyimizden) ibaret/ büyük bir ruh vahyettik (ki, ruhun bedene sağladığı hayat gibi o vahiy de kalpleri canlandırmaktadır). (Bu vahiyden önce) sen ne kitap, ne de iman(la ilgili tafsilat) nedir bilmekte değildin! Lâkin Biz onu (o sana vahyetmiş bulunduğumuz o kitabı) büyük bir nur yaptık ki, kullarımızdan dilediklerimizi onunla hidâyete erdirmekteyiz Şüphesiz ki sen (İslâm’ın hükümlerini açıklayarak insanları) elbette dosdoğru bir yola hidâyet etmektesin. (Ama hidâyet yaratmak ancak Allâh-u Te`-âlâ’ya mahsustur.)
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
52-53. İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah'ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah'a döner.
Mehmet Okuyan
51. Allah bir insana ancak vahiy yoluyla yani (manevi bir) perde arkasından konuşur yani bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O çok yücedir, doğru hüküm verendir.
52. İşte böylece sana da emrimizden bir rûh (Kur’an’ı) vahyettik. Sen o Kitabı ve (esasları belirlenmiş) o imanı bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi (layık olanı) kendisiyle doğru yola ulaştırdığımız bir nûr (ışık) kıldık. Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin:
Mustafa İslamoğlu
51. Hiçbir beşerle Allah’ın (doğrudan) konuşması olacak şey değildir; ancak O ânî ve içe tesir eden ilâhî bir ilham yoluyla veya bir perde arkasından ya da O’nun istediği şeyi yine O’nun izniyle bildirsin diye bir elçi göndermek sûretiyle konuşur: Çünkü O aşkın ve yücedir, her hükmünde tam isabet sahibidir. *
52. Ve (ey Nebi,) işte sana da (evrensel ve sabit olan) mutlak ‘emr’imizden hayat bahşeden (mukayyet) bir mesaj/rûh vahyettik; sen daha önce kitap nedir iman nedir bilmezdin: Fakat şimdi onu bir nur kıldık ki, kullarımızdan tercih ettiklerimizi onunla doğru yola yöneltelim. Ve şüphe yok ki sen de insanları dosdoğru bir yola yöneltmektesin; *
Mustafa Öztürk
51. Allah insanla ancak ya doğrudan vahyederek ya manevi bir perde arkasından seslenerek ya da dilediği şeyi izniyle vahyetmek üzere bir elçi/melek göndererek konuşur. Şüphesiz O çok yücedir, her şeyi yerli yerince yapıp edendir.
52. [Ey Peygamber!] İşte biz seni de [tıpkı önceki peygamberler gibi] buyruğumuzun ifadesi olan vahye mazhar kıldık. Oysa sen bundan önce vahiy nedir, iman nedir bilmezdin. Ama [şimdi biz sana Kur'an'ı vahyettik ve] onu dilediğimiz/layık gördüğümüz kullarımıza doğru yolu gösteren bir ışık kıldık. Hiç şüphesiz sen insanları dosdoğru yola çağırmaktasın.
Ömer Nasuh Bilmen
51. Ve bir beşer için sahih değildir ki, Allah onunla mükâlemede bulunsun. Ancak vahy ile veya bir hicap arkasından (kelâm ile) veyahut bir elçi göndererek kendi izniyle dilediğini vahyettirmesi ile (olan mükâleme) müstesna. Şüphe yok ki O, pek yücedir, çok hikmet sahibidir.
52. Ve işte sana da evimizden bir rûh vahyettik. Sen bilir değildin ki, kitap nedir, imân nedir? Velâkin Biz onu bir nûr kıldık, onunla kullarımızdan dilediğimizi hidâyete erdiririz ve şüphe yok ki, sen bir doğru yola rehberlik edersin.
Sadık Türkmen
51. Allah’ın kendisiyle konuşması, hiçbir insan için sözkonusu değildir. Ancak (seçtiği peygamberlerinden) vahiy ile, ya da bir perde arkasından veya elçi gönderip izniyle dilediğini vahyetmesi durumu başka! Şüphesiz O; yücedir, doğru hüküm/karar verendir.
52. Işte bu şekilde; sana da emrimizden bir ruhu (Kur’an’ı) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun! Ancak Biz onu, bir ışık/bir yol gösterici yaptık; onunla, kullarımızdan dileyen/ doğru yol için birşeyler yapan kimseyidoğru yola iletiyoruz. Şüphesiz sen de dosdoğru bir yola götürüyorsun;
Süleyman Ateş
51. Allâh bir insanla (karşılıklı) konuşmaz. Ancak vahiyle (kulunun kalbine dilediği düşünceyi doğurarak), yahut perde arkasından konuşur; yahut izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir. O, yücedir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
52. İşte sana da böyle emrimizden bir ruh (gönüllere can veren bir söz) vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun:
Süleymaniye Vakfı
51. Allah, bir insanla sadece vahiy (ilham) yoluyla veya perde arkasından konuşur. Ya da bir (meleği) elçi gönderir, o da Allah’ın gerekli gördüğünü Allah’ın izniyle o insana vahyeder. O, pek yüce olan ve daima doğru hükümler verendi
52. İşte sana da bu şekilde (elçi göndererek), kendi işimiz olan ruhu (Kur’an’ı) vahyettik. Yoksa sen böyle bir Kitab’ı ve böyle bir inancı bilemezdin. Ama onu bir nur yaptık, kullarımızdan tercih ettiklerimizi onunla yola getiririz. Sen elbette (Kur’an ile) doğru yolu gösterirsin.
Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali
51. Hiç bir ölümlüyle Allahın (yüz yüze) konuşması olacak şey değildir, ancak vahiy ile yani perde arkasından yani bir elçi(melek) göndererek uygun bir şekilde vahyeder.
52-53. (Ey Resulüm!) İşte böylece sana da, kendi emrimizden bir ruh (hayat veren Kur'an'ı) vahyettik. Sen (bundan önce) kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu (Kur'an'ı sizi aydınlatacak) bir nur yaptık. Kullarımızdan doğruluğu isteyenlere onunla doğru yola yönlendiririz. Ve şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yola rehberlik ediyorsun. (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner.
Yaşar Nuri Öztürk
51. Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O’dur; hüküm ve hikmet sahibi O’dur.
52. İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.