Ayetler

Enbiya 9. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet İşleri Meali

ENBİYA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

7. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.

8. Biz, onları yemek yemez bir beden yapısında yaratmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi.

9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik.

Allah Peygamberlerini Yalnız Bırakmamış

Kur'an'da anlatılan önceki kavimlerin kıssalarına baktığımızda Allah, tebliğ faliyetinden vaz geçmesi için, halkı tarafından ölümle tehdit edilen peygamberlerini yalnız bırakmadığını görüyoruz. Peygamberleriyle beraber onlara inanan azınlığı da kendilerini tehdit halktan kurtarmış. Hud suresinde ki ayetlerde Nuh peygamber, Hud peygamber, Salih peygamber, Lut peygamber ve Şuayb peygamberle beraber Allah kimleri kurtarmış örneğini görebiliyoruz.

HUD SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

40. Sonunda emrimiz çıktı ve geminin tandırı kaynadı. Nuh’a dedik ki “Erkekli dişili her türden birer çifti ve hakkında karar çıkan kişi dışındaki aileni, bir de inanıp güvenenleri gemiye bindir.” Pek azı dışında Nuh ile birlikte inanıp güvenen olmamıştı.

58. Emrimiz gelince Hud’u ve onunla birlikte olan müminleri, bizden bir ikram olarak kurtardık. Evet, onları ağır bir azaptan kurtardık.

66. Emrimiz gelince Salih’i ve onunla birlikte olan inanıp güvenenleri, bizden bir ikram olarak, o günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin işini başarır, daima üstündür.

81. Misafirler dedi ki “Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz; sana asla ilişemeyeceklerdir. Ailenle birliktegecenin bir vaktinde yola çık; eşin kalsın. İçinizden kimse arkasına bakmasın. Bunların başına gelecek olan eşine de gelecektir. Azapla buluşma zamanları sabahtır. Sabah da yakındır, değil mi?”

94. Emrimiz gelince Şuayb’ı ve onunla beraber inanmış olanlarıikramımızla kurtardık. Yanlış yapanları ise dehşet bir ses yakaladı da yurtlarında diz çöküp kaldılar.

Enbiya 9. ayette Allah dilediği insanları değil üstteki ayetlerde örneğini gördüğümüz iman etmiş kişileri kurtardığını söylüyor. Ayetlerin doğru tercümesi ve açıklaması aşağıda.

Süleymaniye Vakfı Meali

ENBİYA SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

7. Senden önce elçi olarak gönderdiklerimiz de kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkası değildi. Bilmiyorsanız ehl-i zikre /önceki kitapların uzmanlarına sorun.

8. O elçileri yemek yemeyen bedenler kılmadık; ölümsüz de değillerdi.

9. Sonunda verdiğimiz sözü tuttuk; elçileri ve uygun gördüğümüz[1*] kişileri kurtardık.[2*] Aşırı gidenleri de helak ettik.

[1*] Şâe (شاء) fiili, “bir şey yapmak” anlamındaki şey (شيء) mastarından türemiştir. Allah’ın yapması o şeyi var etmesi, insanın yapması da o şey için gereken çabayı göstermesidir (Müfredât). Allah, her şeyi bir ölçüye göre var eder (Kamer 54/49, Ra’d 13/8). İmtihanla ilgili şeyleri iyi ve kötü diye ikiye ayırmıştır (Enbiyâ 21/35). Allah, herkesin doğru yolda olmasını ister (Nisa 4/26) ama sadece doğru şeyler yapanı doğru yolda sayar (Nur 24/46). Yaptığının doğru veya yanlış olduğunu da kişiye ilham eder. Onun için doğru davrananın içi rahat, yanlış davrananın içi de sıkıntılı olur (Şems 91/7-10). Buna göre şâe (شاء) fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yaptı veya yarattı”, insan olursa “gerekeni yaptı” anlamında olur. Allah insanlara, tercihlerine göre davranma hürriyeti vermeseydi hiç kimse yanlış bir şey yapamaz ve imtihan diye bir şey de olmazdı (Nahl 16/93). Yanlış kader anlayışını imanın bir esası gibi İslam’a yerleştirmek isteyenler, büyük bir çarpıtma yaparak şâe (شاء) fiiline irade yani isteme ve dileme anlamı vermiş; bunu, tefsirlere hatta sözlüklere bile yerleştirerek birçok ayetin mealini bozmuşlardır.

[2*] Allah Teâlâ, bütün resullerine ve onların yanında yer alanlara yardım eder ve onları düşmanlarından korur (Maide 5/67, Yunus 10/103, Rûm 30/47, Saffat 37/171-173). Yahudiler, İsa aleyhisselamı öldürdüklerini söyler (Nisa 4/157), Hıristiyanlar da sistemlerini, İsa aleyhisselamın çarmıha gerilip defnedilmesinden üç gün sonra kabrinden çıkarak Celile’de 11 havarisine gö­ründüğü iddiası üzerine kurarlar (Matta 28/16–20). İncil, Allah’ın İsa aleyhisselama indirdiği kitaptır (Maide 5/46). Onun ölümünden sonrası ile ilgili sözler İncil’e ait olamaz. Bazı İncillere Yahya aleyhisselamın öldürüldüğü iddiaları da sokuşturulmuştur (Matta 14/3-12, Markos 6/17-29). Hâlbuki Kur’an, bu iki nebinin öldürüldüklerinden değil, ecelleri ile öldüklerinden söz eder ve öldükleri gün tam bir güven içinde olduklarını bildirir (Meryem 19/15, 33). Kur’an’da her şeyin örneği verilmiştir (ٍİsra 17/89, Kehf 18/54, Rum 30/58, Zümer 39/27). Eğer böyle bir şey olsaydı onun da bir örneği olurdu. Nebilerin ve resullerin öldürülmeleri mümkün olmadığına göre onların öldürülmesinden söz eden (Bakara 2/87, 91-92, Al-i İmran 3/112, 183) ayetlerde geçen katl (قتل) sözüne, kelimenin ikinci anlamı olan izlâl (اذلال) yani değerini düşürme (Müfredât) anlamını vermek gerekir. Nebiler gibi dürüst davranmaya davet eden insanların değerlerini düşürme gayretleri bugün de devam etmektedir (Al-i İmran 3/21-22). Allah onlara da kurtarma sözü vermiştir (A’râf 7/163-166, Hud 11/116).

Şâe شاء Fiiliyle İlgili Ayrıntılı Açıklama

شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili

شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    9. Sonra onlara (eski peygamberlere) olan vaadimizi gerçekleştirdik de, kendilerini ve istediklerimizi ( onlara iman edenleri ve bırakılmasında hikmet bulunan kimseleri) kurtarmıştık; haddi aşanları (kâfirleri ve günahkârları) ise yok etmiştik.

  2. Bayraktar Bayraklı

    9. Sonra biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Onları ve dilediklerimizi kurtardık. Aşırı gidenleri de helâk ettik.

  3. Diyanet İşleri

    9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helâk ettik.

  4. Diyanet Vakfı

    9. Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helâk ettik.

  5. Edip Yüksel

    9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik; onları dilediklerimizle birlikte kurtardık; aşırı gidenleri de helak ettik.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    9. Sonra biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik; hem onları, hem de dilediğimiz kimseleri kurtardık, aşırı gidenleri yok ettik.

  7. Hakkı Yılmaz

    9. Sonra Biz onlara, verdiğimiz o sözü yerine getirdik. Böylece onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Aşırı gidenleri de değişime/yıkıma uğrattık.

  8. Hasan Basri Çantay

    9. Sonra biz onlara olan va’d (imiz) in doğruluğunu gösterdik de hem kendilerini, hem kimleri diliyorsak onları kurtardık. İftiracıları ise helak etdik.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    9. Sonra biz, onlara verilen sözü(müzü) yerine getirdik, hem kendilerini hem de dilediğimiz kimseleri kurtardık, (inkâr ve isyanda) aşırı gidenleri de helak ettik.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    9. Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik de kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık; haddi aşanları ise helâk ettik.

  11. Hüseyin Atay

    9. Sonra Biz, onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; savurganları ise yok ettik

  12. İhsan Eliaçık

    9. Sadece verdiğimiz sözü yerine getirdik; kendilerini ve layık gördüklerimizi kurtardık, kendi kendini bitirenleri ise helak ettik.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    9. Sonra onlara (verdiğimiz yardım sözünü tutarak) o vaadde sâdık olduk da, kendilerini ve dilediğimiz o (mümin) kimseleri (inkârcıların başına gelen belâdan) kurtardık. (Kâfir olarak) haddi aşan kimseleri ise helâkettik.

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helak ettik.

  15. Mehmet Okuyan

    9. Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirmiştik; böylece hem onları hem de dilediğimiz (layık olan) kişileri kurtarmış; haddi aşanları da helak etmiştik.

  16. Mustafa İslamoğlu

    9. Neticede Biz onlara verdiğimiz sözü tuttuk; bunun sonucunda onları ve tercih ettiklerimizi kurtarıp, (hayatlarını) amaçsızca harcayanları ise helâk ettik.

  17. Mustafa Öztürk

    9. Ama sonuçta biz o peygamberlere verdiğimiz sözü tuttuk. Onları ve dilediğimiz kimseleri [onlara inananları] azap ve helakten kurtarıp selamete erdirdik. Kafirlikte direnip azgınlaşanları ise yok ettik.

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    9. Sonra onlara olan vaadi gerçekleştirdik de onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık ve müsrif olanları da helâk ettik.

  19. Sadık Türkmen

    9. Sonra, onlara verdiğimiz sözde sadık kaldık/sözü yerine getirdik; onları ve dilediklerimizi (onlarla birlikte inananları) kurtardık, aşırı gidenleri de imha ettik.

  20. Süleyman Ateş

    9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, onları ve dilediklerimizi kurtardık, aşırı gidenleri helâk ettik.

  21. Süleymaniye Vakfı

    9. Sonunda verdiğimiz sözü tuttuk; elçileri ve uygun gördüğümüz kişileri kurtardık. Aşırı gidenleri de helak ettik.

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Onları (Elçileri) ve beraberlerinde bulunan(dinde) gayret gösteren (mümin) kullarımızı kurtardık, haddi aşanları ise helâk ettik.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    9. Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve israfa saplanıp haddi aşanları helâk ettik.