Ayetler

Yunus 18. Ayetteki Tercüme Hatası

Altta Diyanet'in mealiyle Süleymaniye Vakfının meali peş peşe yazdım, Her iki mealde de aynı renkler aynı kelimeleri gösterir. Diyanet ve pek çok mealde renkli belirttiğim kelimeler yanlış tercüme ediliyor. Süleymaniye Vakfı'nın meali doğrudur. Renkli kelimeleri kıyas yapabilesin diye iki meali peş peşe ekledim. Yanlış tercümelerden dolayı şirki tanıyamıyoruz, kimse bu ayetleri üstüne alınmıyor. Alt tarafa bu kelimelerin ne anlama geldiğini yazacağım.

Diyanet İşleri Meali

YUNUS SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

18. Allah’ı bırakıp kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere tapıyorlar ve "Bunlar Allah katında bizim aracılarımız" diyorlar. Onlara şöyle de: "Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi O’na bildirmeye mi kalkışıyorsunuz? Onların yakıştırdıkları ortaklardan O’nun yüce ve münezzeh olduğunda şüphem yoktur."

Süleymaniye Vakfı Meali

YUNUS SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

18. Kendilerine zararı olmayacak ve bir fayda da sağlamayacak olan varlıkları Allah ile aralarına koyarak onlara kulluk eder ve şöyle derler: “Onlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” De ki: “Göklerde ve yerde bilmediği bir şey var da Allah’a onu mu haber veriyorsunuz!” Allah, onların ortak saydıklarından uzak ve yücedir.

Bütün şirki anlatan ayetleri renkli belirttiğim gibi "Allah'ı bırakıp", "Allah’tan başkasına tapma" ya da "Allah’a denk tanrılar oluşturma" gibi -okuyanın hiç bir şey anlamayacağı şekilde- çeviriyorlar. Ayetleri böyle çevirince önce Müslümanlar sonra diğer insanlar "bu ayet bana hitap etmiyor, ben Allah'tan başka tanrılara tapmıyorum" diyor ve ayeti üstüne alınmıyor. Ayetlerde katledilen ifadelerden birisi üstteki ayette de "Allah’ı bırakıp" diye çevrilen (مِنْ دُونِ اللَّهِ ) Min Dûnillâh İfadesi. Her sayfaya aynı şeyleri yazmamak için buna kısa bir açıklama yapıp ayrıntı için Ahkaf Suresi 4-5-6. ayetlerinin sayfasını link vereceğim. Min Dûnillâh, Allah ile kulun arasına yaşayan veya ölmüş bir insanın, meleklerin, ruhların vs alınması demek. Doğrudan Allah'tan istemiyor da rütbesi yüksek olduğuna inandığı bir evliyayı yardıma çağırarak istiyor. Askeriyedeki ast üst ilişkisine benzetebiliriz. Allah'ın astından, yani Allah'ın altında ama kendisinden üstün olduğuna inandığı birini/birine çağrıda bulunmak, yardım istemek. Şirk koşanlar Allah'ı bırakmaz, Allah ile aralarına birini alırlar. Zaten Allah bu niyetleri açıkça söylüyor; "Bunlar Allah katında bizim aracılarımız" diyerek Allah ile aralarına birini alıyorlar. Bu ayetleri "Allah'ı bırakıp da" diye çevirmek doğru değildir.

Min Dûnillâh Ne Demek Ve Şirk Hakkında Ayrıntılı Açıklama

Şirk ayetlerinin nasıl katledildiğini, Ahkaf Suresi 4-5-6. ayetlerini ne hale getirdiklerini yazdığım bu sayfadan okuyabilirsin. Ahkaf Suresi 4-5-6. Ayetlerin Katledilmesi

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    18. Hem de, müşrikler, Allah’tan başka, kendilerine ne zarar, ne de yarar sağlamayan nesnelere de tapıyorlar ve onlar: “İşte bu taptıklarımız, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir!" diyorlar. Ey Muhammedi Sen de ki: “Siz, Allah’a, şu göklerde ve bu yerde Onun bilmediği bir şeyi (ortağı) mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştuklarının hepsinden münzzehtir ve yücedir.

  2. Bayraktar Bayraklı

    18. Onlar Allah'ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir".

  3. Diyanet İşleri

    18. Allah’ı bırakıp kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere tapıyorlar ve "Bunlar Allah katında bizim aracılarımız" diyorlar. Onlara şöyle de: "Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi O’na bildirmeye mi kalkışıyorsunuz? Onların yakıştırdıkları ortaklardan O’nun yüce ve münezzeh olduğunda şüphem yoktur."

  4. Diyanet Vakfı

    18. Onlar Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: «Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.»

  5. Edip Yüksel

    18. ALLAH’ı bırakıp, kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyenlere hizmet ediyorlar ve "Bunlar, ALLAH yanında bize şefaat edecekler" diyorlar. De ki: "ALLAH’ın göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi O’na bildiriyorsunuz? O çok yücedir, ortak koştuklarınızdan uzaktır."

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    18. Allah’ı bırakıyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere tapıyorlar ve «Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir.» diyorlar. De ki, «Siz Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?» Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.

  7. Hakkı Yılmaz

    18. Onlar, Allah’ın astlarından, kendilerine zarar vermeyen ve kendilerine yarar sağlamayan şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim yardımcılarımız/ destekçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah’a göklerde ve yerde Kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştukları şeylerin hepsinden arınıktır ve çok yücedir.

  8. Hasan Basri Çantay

    18. Onlar Allâhı bırakıb, kendilerine ne bir zarar, kendilerine ne bir fâide veremeyecek olan şeylere taparlar. Bir de: «bunlar (bu putlar) Allah yanında bizim şefâatcılarımızdır» derler. De ki: «Siz, Allaha göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şey mi haber veriyorsunuz»? Haaşâ, O, eş tutmakda oldukları her şeyden çok uzakdır, çok yücedir.

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    18. Onlar, Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda sağlayan şeylere taparlar ve: “Bunlar, Allah yanında şefaatçilerimizdir.” derler.[2] De ki: “Siz Allah’a, göklerde ve yerde O’nun bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, onların ortak tuttukları şeylerden çok uzak ve yücedir.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    18. Allah`ı bırakıp da kendilerine ne zararı dokunacak, ne de fayda verecek şeylere(putlara) tapıyorlar ve: `Bunlar, Allah katında bizim şefâatçilerimizdir` diyorlar. De ki: `Allah`a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?` O, onların ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzeh ve pek yücedir.

  11. Hüseyin Atay

    18. Onlar, Allah yerine kendilerine fayda veremeyen, zararı da dokunamayanlara kulluk ederler. “Bunlar, Allah katında bizim aracılarımızdır” derler. De ki: “Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi Ona haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koş- malarından yücedir ve arıdır.

  12. İhsan Eliaçık

    18. Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de fayda vermeyecek şeylere tapıyorlar. "Onlar bizim Allah katında aracılarımız."9 diyorlar. Söyle onlara: "Siz, Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz?" O, ortak koştukları şeylerin hepsinden uzak, çok yücedir.

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    18. O (müşrik ola)nlar (, yoktan yaratan, fayda ve zarar ulaştırma gücüne sahip olan) Allâh’ı bırakarak, kendilerine hiçbir zarar veremeyecek, onlara hiç bir fayda da temin edemeyecek (cansız) şeylere taparlar, bir de: “İşte bunlar (dünyadaki mühim iş lerimizde de, diriltilecek olursak kıyâmet günü) Allâh katında (da) bizim şefaatçilerimizdir!” derler. (Rasûlüm!) De ki: “Siz ne göklerde ne de yerde (ortağı olarak) bilmemekte olduğu şeyleri(n size şefaat edeceğini) mi Allâh’a haber veriyorsunuz?” (Herhangi bir kimseyi Kendisine ortak etmekten arılık ve) tenzih O’na! Zaten O, onların ortak koşmakta oldukları şeylerden dâima pek yüce olmuştur.

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    18. Allah'ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve "İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" diyorlar. De ki: "Siz, Allah'a göklerde ve yerde onun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir."

  15. Mehmet Okuyan

    18. Onlar Allah’ın peşi sıra kendilerine zarar da yarar da sağlamayacak şeylere tapıyorlar ve “Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” diyorlar. De ki: “Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi bildiriyorsunuz! O, onların ortak koştuklarından yüce ve uzaktır.”

  16. Mustafa İslamoğlu

    18. Bir de Allah’ın peşi sıra kendilerine yararı da zararı da dokunmayan varlıklara kulluk edip de, üstelik “İşte şunlar Allah katında bizim kayırıcılarımızdır” diyenler (iflah olmaz). De ki: “Yoksa siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O, sınırsız yüceliği ve aşkın varlığıyla, onların putlaştırdığı her şeyden beridir.*

  17. Mustafa Öztürk

    18. Onlar, Allah'ı bırakıp kendilerine herhangi bir fayda ve zarar verme gücü bulunmayan putlara tapıyorlar. Beri yandan da, "Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir; [Allah bize bunların yüzü suyu hürmetine ihsanda bulunuyor] . " diyorlar. [Ey Peygamber!] De ki onlara: "Göklerde ve yerde Allah'ın bilmediği bir şey var da siz Şimdi kalkmış o şey hakkında Allah'ı bilgilendiriyorsunuz, öyle mi?!" [Oysa Allah'ın ilahlıkta birtakım ortakları bulunsaydı, bunu herkesten önce kendisi bilirdi] . Allah onların tanrılık yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir; O yüceler yücesidir!

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    18. Ve onlar, Allah Teâlâ’nın gayrı, kendilerine ne mazarrat ve ne de menfaat veremiyecek olanlara ibadet ederler ve derler ki: «Bunlar Allah Teâlâ’nın yanında bizim şefaatçilerimizdir.» De ki: «Allah Teâlâ’ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O (Hâlik-ı Azîm) onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir, müteâlidir.»

  19. Sadık Türkmen

    18. Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyen ve faydası olmayan şeylere kulluk ediyorlar. "Bunlar, Allah katında şefaatçilerimizdir" diyorlar. De ki: "Siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" O yüce ve onların ortak koştuklarından çok uzaktır!

  20. Süleyman Ateş

    18. Allâh’ı bırakıp kendilerine ne zarar, ne de yarar veremeyen şeylere tapıyorlar ve: "Bunlar Allâh katında bizim şefâ’atçilerimizdir!" diyorlar. De ki: "Allâh’ın, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi Allah’a haber veriyorsunuz?" O, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.

  21. Süleymaniye Vakfı

    18. Kendilerine zararı olmayacak ve bir fayda da sağlamayacak olan varlıkları Allah ile aralarına koyarak onlara kulluk eder ve şöyle derler: “Onlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” De ki: “Göklerde ve yerde bilmediği bir şey var da Allah’a onu mu haber veriyorsunuz!” Allah, onların ortak saydıklarından uzak ve yücedir.

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    18. Onlar Allah’ın yanısıra kendileri ne, ne zarar ne de fayda verebileceklere kul olurlar: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. Deki: «Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.»

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    18. Allah’ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O’nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.