Ayetler

Yasin 47. Ayetteki Tercüme Hatası

Diyanet İşleri Meali

YASİN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

47. Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.

İnfak Allah'ın önemli emirlerinin başında geliyor. Vakfın mealinde infak tanımı şöyle; Nafak, tünel; infak da bir şeyi tünelden geçirmek gibidir. İnfakın Türkçe karşılığı harcamadır. Damarları tünele benzetirsek infak; kanın, gıda ve oksijeni hücrelere götürüp onların ürettiklerini ilgili yerlere taşımasına benzer. Saklanan malın ve paranın kimseye faydası olmaz. Bunların ihtiyaçlılara ulaşması gerekir. Bu yüzden Kur’ân, daima infakı emreder. Allah rızası için infak, doğrudan ihtiyaçlıya ulaştığı için derhal tüketilir ve yeni üretimin kapısını açar. Ticaret de üretilen mal ve hizmetin, ihtiyaçlılara ulaşmasını sağladığı için bir çeşit infaktır. Mal, uzun süre saklanamaz ama para saklanabilir. Paranın esası altındır; ancak hangi malzemeden yapılmış olursa olsun, Allah Teâlâ, parayı kasalara koyup dolaşımına engel olanları ağır bir şekilde tehdit etmiştir. Hatta infak etmeyen müslümanlar cehenneme gitme tehlikesiyle yüz yüzedir. Ayeti bu;

İBRAHİM SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

31. İNANAN KULLARIMA söyle: “Namazı gereği gibi kılsınlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, gizlice ve açıkça bağışlasınlar. İçinde alışverişin ve dostluğun bulunmayacağı gün gelmeden önce.”

Bu benzeri ayetlerden görüyoruz ki hesap günü gelmeden infak etmek gerekiyor yoksa büyük sıkıntılar çekebiliriz. Mekke müşrikleri bu ayetleri duyduğunda Yasin 47'de ki gibi konuşmaya başlamışlar. Mealen; "eğer fakir fukaranın yedirilip doyurulması gerekiyorsa bunu Allah yapsın. Allah'ın yapacağı şeyi biz biye yapalım."

Âyette dileme diye çevrilen şâe = شاء fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Buna göre şâe = شاء fiilinin öznesi Allah olursa “gerekeni yarattı” insan olursa “tercihinin gereğini yaptı” anlamına gelir. Ayetin doğru tercümesi şöyle

Süleymaniye Vakfı Meali

YASİN SURESİ

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.

47. “Allah’ın size verdiği rızıktan hayra harcayın” denildiğinde, kafirlik edenler, inanıp güvenmiş olanlara şöyle derler: “İstediği takdirdeyiyeceğini Allah’ın vereceği kimselere biz mi yiyecek vereceğiz! Siz açık bir sapkınlık içindesiniz!”

Şâe شاء Fiiliyle İlgili Ayrıntılı Açıklama

شَاءَ şā'e fiiliyle ilgili ayrıntılı açıklamayı İbrahim dördüncü ayeti ele aldığım sayfada okuyabilirsin. İbrahim 4. Ayet Şae Fiili

شَاءَ şā'e fiiline dileme anlamı verince Kur'an'ı Kerim nasıl tutarsız bir kitap oluyor görmek için Enam 145-146. ayetleri ele aldığım sayfaya bakabilirsin. Enam 145-146. Ayetler Şae Fiili

Seçtiğim Meallerde Nasıl Tercüme Edilmiş?

Eğer çok okunan mealler arasında doğru tercüme varsa yeşil doğrulama işaretiyle belirtim.

  1. Ali Akın

    47. Yine, onlara: “Allah’ın size verdiği rızklardan hayra harcayın!” denildiğinde, o küfre saplanmış olanlar, iman etmiş olanlara (alay ederek) derler ki: “Allah’ın, dileyecek olsa doyurabileceklerini biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapkınlık içindesiniz.” (Yahut, “Siz gerçekten apaçık bir sapkınlık içindesiniz” cümlesi, Allah’ın veya mü’minlerin onlara cevabıdır.)

  2. Bayraktar Bayraklı

    47. “Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden, hayra sarfediniz” denildiğinde kâfirler müminlere şöyle der: “Allah'ın dilediği taktirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.”

  3. Diyanet İşleri

    47. Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.

  4. Diyanet Vakfı

    47. Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki: Allah’ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.

  5. Edip Yüksel

    47. Kendilerine, "ALLAH’ın size verdiği rızıklardan verin" denildiğinde, inkâr edenler gerçeği onaylayanlara, "ALLAH’ın, dilediği taktirde besleyebileceği kimseleri mi besleyelim? Siz gerçekten iyice sapıtmışsınız" derler.

  6. Elmalılı Hamdi Yazır

    47. Onlara: «Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın» dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: «Allah’ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?» dediler.

  7. Hakkı Yılmaz

    47. Onlara: “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden harcamada bulunun; başkalarının da nafakalarını temin edin” denildiği zaman da kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş o kişiler, şu iman etmiş kişiler için: “Allah’ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” dediler.

  8. Hasan Basri Çantay

    47. Onlara : «Allahın sizi rızıklandırdığı şeylerden (hayra) harc edin» denilince o küfredenler, îman edenlere (şöyle) dedi (ler): «Allahın, dileseydi, yedireceği kimseye biz mi yedirecek misiz? Siz apaçık bir sapıklıkda bulunanlardan başkaları değilsiniz».

  9. Hasan Tahsin Feyizli - Feyzü'l Furkan

    47. Onlara: “Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden (Allah rızası için fakirlere) harcayın.” denildiği zaman küfre sapanlar, inananlara: “Allah’ın dilediği takdirde yedireceği kimseye biz mi yedirecekmişiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık üzeresiniz.” dediler.

  10. Hayrat Vakfı Meali

    47. Kendilerine: `Allah`ın sizi rızıklandırdığı şeylerden (siz de O`nun yolunda) sarf edin!` denildiğinde ise o inkâr edenler, îmân edenlere dedi(ler) ki: `Allah dileyecek olsaydı kendisini doyuracağı bir kimseyi, (biz) mi doyuracağız? Doğrusu siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.`

  11. Hüseyin Atay

    47. Onlara “Allah'ın size verdiği rızıktan iyilik için sarfedin” denildiğinde, nankörler inananlara “Allah'ın dileseydi doyuracağı bir kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu, siz apaçık bir şaşkınlıktasınız” derler.

  12. İhsan Eliaçık

    47. Onlara: "Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden infâk edin/verin!" denildiği zaman, o kâfirler, iman edenler/güvenenleriçin şöyle dediler: "Allah isterse onları doyurur, biz mi doyuracağız onları? Siz düpedüz sapıtmışsınız, başka bir şey değil?

  13. Kur'ân-ı Mecid Tefsirli Meal-i Alisi (İsmailağa Cemaati)

    47. Onlara: “Allâh’ın size rızık olarak verdiklerinden bir kısmını (fakirlere) infak edin!” dendiğin de, o kâfir olmuş kimseler o inanmış olan kişilere: “Biz mi yedireceğiz o kimseyi ki, Allâh dileseydi onu yedirirdi! Siz (Allâh’ın irâdesine ters düşen bir talepte bulunduğunuz için) ancak pek açık bir sa pıklık içerisindesiniz!” dedi(ler).

  14. Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir

    47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler.

  15. Mehmet Okuyan

    47. Onlara “Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden infak edin (verin)” dendiğinde, kâfir olanlar iman edenlere “Allah’ın, dilemesi hâlinde doyuracağı kişileri biz mi doyuracakmışız! Siz sadece apaçık bir sapkınlık içindesiniz!” demişlerdi.

  16. Mustafa İslamoğlu

    47. Kendilerine “Allah’ın size verdiği servetten (Allah yoluna) cömertçe sarf edin” denildiğinde, inkârda ısrar edenler imanda sebat gösterenlere dediler ki: “Ne yani, Allah’ın isterse pekâlâ doyuracağı kimseyi biz mi doyuracakmışız? Şimdi siz açık bir şaşkınlık içinde değil de nesiniz!”

  17. Mustafa Öztürk

    47. Yine onlara, "Allah'ın size verdiği maldan mülkten muhtaç insanlara da verin; fakir-fukaraya yardım edin . " denildiği zaman, o kafirler/nankörler müminlere şöyle karşılık verirler: " [Sizin iddianıza göre] dilediği takdirde kendilerini Allah'ın mal mülk sahibi yapacağı bunca fakir-fukarayı biz mi doyuracağız?! [Siz hem "Rızkı Allah verir. " diyorsunuz hem de bizden muhtaç insanlara yardım etmemizi istiyorsunuz] . Belli ki siz düpedüz saçmalıyorsunuz. "

  18. Ömer Nasuh Bilmen

    47. Ve onlara «Allah’ın sizi merzûk ettiği şeylerden infak ediniz» denildiği vakit kâfir olanlar, imân edenlere dediler ki: «Biz mi taam vereceğiz o kimseye ki, eğer Allah dilese idi ona taam verirdi. Siz başka değil, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz?»

  19. Sadık Türkmen

    47. Onlara: "Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden verin", denildiği zaman inkârcılar iman edenlere dediler ki: "Allah’ın dilerse kendisini doyuracağı kimseyi biz mi doyuracak mışız? Siz apaçık bir sapıklık içindesiniz."

  20. Süleyman Ateş

    47. Onlara: "Allâh’ın size verdiği rızıktan (Allâh için) verin!" dendiği zaman, nankörler, inananlara: "Allâh’ın dilediği takdirde yedireceği bir kimseye biz mi yedirelim? Doğrusu siz, apaçık bir sapıklık içindesiniz." derler.

  21. Süleymaniye Vakfı

    47. “Allah’ın size verdiği rızıktan hayra harcayın” denildiğinde, kafirlik edenler, inanıp güvenmiş olanlara şöyle derler: “İstediği takdirde yiyeceğini Allah’ın vereceği kimselere biz mi yiyecek vereceğiz! Siz açık bir sapkınlık içindesiniz!”

  22. Viyana Kur'an Okulu Kur'an-ı Kerim Meali

    47. Onlara: "Allah'ın size verdiği rızık tan sarfedin" denince inkar edenler inananlara: "Allah'ın var edip doyurabileceği bir kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu siz apaçık bir sapıklıktasınız" derler.

  23. Yaşar Nuri Öztürk

    47. Onlara, "Allah’ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinden, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah’ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu."